Tembellik senin içindedir ve sana senin ağzınla konuşur!

‘Kişisel gelişim’ veya ‘başarılı olmanın sırları’ deyince, aklıma gelen isimlerden biri de merhum Ali Fuat Başgil hocadır. Hayatı, mücadelesi ve çalışkanlığı başlı başına bir örnektir. Ve tabii ki, hocanın ‘Gençlerle Başbaşa’ isimli kitabı da kişisel gelişimde baş rol alır. Bu kitabın 55 baskısı yapılmıştır. Hoca bu kitabında, geleceğimizin ümidi olan gençlere seslenir. Onları bunalımdan, iradesiz yaşamaktan ve çesaretsiz olmaktan kurtarmak ister. Gençlere başarılı olmanın sırlarını anlatır. Tembellikten ve ertelemekten vazgeçmelerini şiddetle tavsiye eder.
Önce, Ali Fuat Başgil hocanın gençlik yıllarından iki örnek verelim. Sonra hocanın ‘Gençlerle Başbaşa’ eserinden gençlere nasihatlara kısaca değinelim.
Ali Fuat Başgil İstanbul’da lise öğrencisidir. 1. Dünya Savaşı başlar. Başgil yedek subay olarak harbe dahil olur. Kafkas Cephesine sevkedilir. Başgil, o günleri kendi kaleminden şöyle anlatır: “1914 Ağustosu sonralarında Çarşamba ve Samsun’dan ilk genç kafile 15 genç idik. Güle söyleye yola çıktık. Erzincan talimgahına gittik. 1919 başında o kafileden yalnız 3 kişi döndük. Arkadaşlarım, kimi cephede şehid düştü, kimi hastalık ve sefaletten öldü. O zamanların askerlikten ihtilalciliğe dökülmüş şımarık kumandanları Almanya’dan taşınan suyla Türkiye’de değirmen döndürmeye çalışmışlardı. Değirmen dönmedi, fakat 18 – 50 yaş arası genç ve dinç bütün bir Türk nesli mahvolup gitti”.
Hoca, savaş sonrası İstanbul’a geri döner ve öğrenimle ticaret arasında tereddüt eder.
Tam bu esnada, imdadına bir hocası yetişir ve şöyle bir nasihat verir: “Tereddütü bırak ve tahsiline devam et. İnsan ihtiyarlığına kadar ömrünün her çağında iş hayatına atılabilir. Ve az çok muvaffak olur. Fakat okuyup öğrenmenin muayyen bir çağı vardır. Sen bugün bu çağdasın. Bu çağı geçirince bir daha bu çağa geri dönemezsin. Ve kabiliyetini heder etmiş olursun. Okuyup öğren de sonra istersen tüccar ol. Bunda bir zararın olmaz”.
Başgil hoca eğitime başlar. Paris’te lise, Grenoble Üniversitesinde Hukuk eğitiminden sonra, Paris Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde doktora yapar. Daha sonra da Paris Edebiyat Fakültesi felsefe bölümü ve Paris Siyasi İlimler Merkezi’ni de bitirir…
Hocanın rekor sayıda baskı yapan ve okunan kitabı, ‘Gençlerle Başbaşa’ya geri dönelim.
Kitabın yazılışı, içindeki bilgiler kadar ilginçtir.
Başgil hoca, Fransız arkadaşı Marcel Grisard ile yaz tatilini geçirmek için Alp Dağları eteklerinde Revel adlı bir köye gider. Kilisenin misafir evine yerleşirler. Evin idarecileri arasında papaz da vardır. Hoca, bu durumu görünce, ‘Başında gülüp, sonunda ağlamaktan ise, hiç başlamamak’ düşüncesinden hareketle, papaza kendisinin müslüman bir Türk olduğunu söyler. Eski bir öğretmen olan papaz Girard, bu açık sözlülüğe çok sevinir. ‘Ne güzel, o halde dinlisiniz, inanıyorsunuz’ der papaz. Hoca, bu köyde kaldıkları süre zarfında özellikle akşamları yapılan fikri ziyafetlerden yeterince yararlanır. Papaz Girard, ‘İrade terbiyesi’ adlı bir kitap tavsiye eder ders alan öğrencilere. Hoca bu kitabı hemen satın alıp okur…
Ve yıllar sonra hoca kişisel gelişim ve irade terbiyesine örnek olacak ‘Gençlerle Başbaşa’ kitabını yayınlar.
Hacmi küçük olan bu kitap 5 bölümden oluşuyor.
Bunlar:
“Muvaffak Olma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları”,
“Muvaffak Olmanın Şartları”,
“Terbiyenin Ruh ve Karakter Üzerindeki Tesiri”,
“Muvaffakiyet ve Verimli Çalışma”,
“Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları”.

Muvaffak Olma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları olarak, Başgil hoca şunları söyler:
Muvaffakiyetin ilk düşmanı tembelliktir.
Muvaffakiyetin bir diğer düşmanı kötü arkadaştır.
Üçüncü düşman ise kötü örneklerdir.
Hocaya göre, “Üşenme, erteleme, vazgeçme”, başarılı olmanın önünde duran en masum ve mülayım engellerdir. Hoca şöyle devam eder: “Tembellik senin içindedir ve sana senin ağzınla konuşur. Tembellik başarının düşmanıdır. Tembellik kesinlikle izah edilemez. Çalıştığın bir iş üzerinde herhangi bir güçlüğü yenmeden bir adım bile gerileme ve bil ki, yılgınlık maskeli bir tembelliktir. Gene bil ki, çalışma sevgisi güçlükleri yenmekten doğar ve kuvvetlenir. Güçlüğü yenmekten doğan manevi zevk, eşsiz bir zevktir. Emin ol ki savaşta zafer ve işte başarı yılmayanındır. Kararlılık önünde güçlükler erir ve imkânsız görünen, mümkün olur.”
Kararlı olmak, istikrarlı olmak, sürdürülebilir yaklaşmak, imkansızları mümkün kılar. Ali Fuat Başgil hocanın hem gençlik yılları hem öğrencilik hem de hocalık yılları, tembelliği bertaraf eden ve yapılacakları ertelemeden, ısrarlı bir kararlılıkla yerine getirmenin örnekleriyle doludur.
Evet, içimizdeki tembelliği ve bize bizim ağzımızla sesleneni dinlemeyelim. O ses, bize sürekli ertelemeyi telkin eder.
Bugün yapacağımız işi yarına bırakmayalım. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine yeter.
Veyis Güngör
HABER EKIM 2018

Scroll naar boven
Scroll naar top