Lütfi Bergen Hanif Türk teorisini anlatıyor -1-

Hanif Türk teorisini ve “Kuzey Müslümanlığı” kavramını savunan araştırmacı-yazar Lütfi Bergen’le tam dokuz saat süren bir sohbet gerçekleştirdik. Selçuklu payitahtının Musa Babası ve bacanağı Mustafa Hoca’nın da katıldığı bu derinlikli kültür felsefesi sohbetimiz, Hz. Pir’in bir zamanlar Hristiyan rahiplerle fikir alışverişinde bulunduğu Sille’nin seyir tepesinde başladı. Ardından Alperen Ocakları’nda devam etti ve Mehmet Ali’nin “Mesnevi Sofrası”nda nihayete erdi.

Adeta bir çalıştay havasında geçen bu buluşmalardan ziyadesiyle istifade ettik. Sohbetin ayrıntılarına geçmeden önce, daha önce kaleme aldığım fakat henüz hiçbir kitabını okumadığım için yayımlamadığım “Lütfi Bergen ezberleri bozuyor…” başlıklı yazımdan kısa bir bölümü sizlerle paylaşmak isterim.

Lütfi Bergen, uzun süredir sosyal medyada takip ettiğim, fikirleriyle insanı düşünmeye davet eden yazarlarımızdan biridir. Sosyal medyada yazılarını dosyalar halinde arşivlediğim, zaman zaman yeniden okuduğum yedi sekiz yazar arasında yer alır. Diğer yazarlar İstanbul, Bursa, Bolu, Ordu, Çorum, Eskişehir ve Ankara gibi şehirlerde bulunuyorlar. Yazarların ortak yönü ise yazılarında “Töre”, “Töreli Türk” ve “Töreliler” kavramlarını bilinçli bir şekilde kullanmalarıdır.

Bergen, alışılmış kalıpların dışına çıkan bir düşünür. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1995’ten bu yana yazıyor. Dergâh Dergisi başta olmak üzere Ülke, Hece, İdeal Kent, Anadolu Gençlik, Sebilürreşad, Birikim, Turan, Millî Mecmua gibi dergilerde; Yeni Şafak ve Star gazetelerinde makaleleri yayımlandı. “Edebi Metinde Din-İktisat” adlı kitabıyla 2012 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Edebi Tenkit Ödülü’nü kazandı.

Yazarlığının ilk dönemlerinde “İslâm siyaset düşüncesi, kent teorileri, Türk düşüncesinde medeniyet, ahilik, Fârâbî, İbn Haldun, insan hakları, İslâmcılık, feminizm, toplumsal cinsiyet ve aile sosyolojisi” üzerine yoğunlaştı. O yıllarda Mevdudî, Seyyid Kutub, Ali Şeriati, Hasan el-Benna, İbn Teymiyye gibi İslamcı düşünürlerden etkilendi. Ancak kendi ifadesiyle, “1990’da onlarla Türkiye’ye mahsus bir düşünce üretilemeyeceğini” fark etti ve bu farkındalık onu Nurettin Topçu’nun temsil ettiği Anadoluculuk fikrine yöneltti.

Bergen’in düşünce yolculuğunda bir diğer etkili isim ise İsmet Özel’dir. Ancak 2015’ten itibaren Anadoluculuk fikrinden de ayrılır. Bu dönüşümünü şöyle özetler: “Namık Kemal’in Osmanlıcılığı, Cumhuriyet döneminde Anadoluculuk olarak varlık bulmuştu. Sosyalist oldum, Kemal Tahirci oldum, İslamcı oldum, Anadolucu oldum.”

Bergen’in 30 yıllık yazarlık serüveni, sosyalizmden İslamcılığa, oradan Anadoluculuk’a ve nihayetinde “Türkçülük”e ulaşan bir fikrî evrilme çizgisi taşır. Artık o, Türk kültürünün 15.000 yıllık “Hanif Töresi”ne yaslanır. “Terkip milliyetçiliği”ni bir kenara koyarak “Yafes teorisini” bir Türk tarih felsefesi olarak temellendirmeye yönelir. Kendi yatağını kazan bir nehir gibi, kimseye borçlanmadan Türkçülüğünü inşa eder.

Bergen’e göre bazı milliyetçilerin “mitoloji” diyerek reddettikleri “Yafes teorisi” ve “Hanif Türk tezi”, aslında Yahudilerin, Ermenilerin ve Rumların “Nuh teorisi” üzerinden Anadolu’ya aidiyet iddiasına karşı bir cevap niteliğindedir. Ayrıca Türkiye’deki mevcut milliyetçi yaklaşımların, “Türk Devletleri Teşkilatı” üyesi toplumlara bütüncül bir Türklük tasavvuru sunamadığını düşünür. Ona göre Türklük, Anadolu’ya hapsedilemeyecek kadar geniş bir tarih ve coğrafya tecrübesine sahiptir.

Bergen’in bizim kuşak için ezber bozucu yönü ise şöyledir. O, bizim ağabeylerimizi, üstatlarımızı, yani beslendiğimiz kaynakları eleştirir. Yahya Kemal’den Necip Fazıl’a, Nihal Atsız’dan Nurettin Topçu’ya, Erol Güngör’den Cemil Meriç’e, İsmet Özel’e hatta Mustafa Çalık’a kadar birçok ismin Türklük anlayışını yeniden sorgular. Bu isimlerin Türklüğü sadece Anadolu’ya indirgediklerini, Müslüman Oğuz kavmiyetine hapsolduklarını söyler. Bizim kuşağa yönelik eleştirisi ise nettir: Bu isimlerin gölgesinden çıkamadılar.

Bergen’e göre Hz. Peygamber bir “Cumhuriyet” kurmuştur. Ancak İslamcıların son yüzyıldaki metinlerinde teokrasi, monarşi ya da aristokrasi taleplerine rastlanırken, cumhuriyet talebi pek görülmez. Ona göre Türkiye’deki İslâmî kesim, toplum idealini herkesin “dindar” olması üzerine kurmuştur.

2015’ten itibaren günde 10-12 saat okuyan ve yazan Bergen’in bugün 31 kitabı bulunmaktadır. Eserlerinden bazıları şunlardır: Hanif Türk, Bütün Türklüğün Ötüken Tarihi, Devlet ve Allah, Anadolusol Bakış, İslamcılık Söylem ve Eylem, Bir Şiddet Eleştirisi, Azgelişmişlik Üstünlüktür, Ahlâk Ayaklanması, Umrandan Medeniyete, Havva’nın Evsiz Kızları, Türk’ün Kanadı At, Kuzey Müslümanlığı ve Türk-İslam Milliyetçiliğinin Eleştirisi, Laiklik Bağlamında Üç Türkçü Devrimci.

Bu kısa girişin ardından, Lütfi Bergen’in “Kuzey Müslümanlığı ve Türk-İslam Milliyetçiliğinin Eleştirisi” adlı kitabında ele aldığı temel meseleleri özetle yarın ve öbürküne sizlerle paylaşacağım.

Veyis Güngör

24 Ekim 2025

Scroll naar boven
Scroll naar top