5 Mayıs, Hollanda’nın özgürlük günü ve rol modellerimiz

“Yeni zaman, yeni ilişkiler dönemi ahlak ve fazilet, iyilik ve doğruluk, adalet ve güzellik üzerine kurulmalıdır”

 5 Mayıs Hollanda’nın Alman işgalinden kurtuluş yıldönümü. 4 Mayıs ise, İkinci Dünya Savaşı’nda hayatlarını kaybedenleri anma günü. Dolayısiyle 4 ve 5 Mayıs Hollanda yakın tarihi için hayati önem arzeder. 4 Mayıs günü akşam saatlerinde ülkenin farklı yerlerinde İkinci Dünya Savaşı’nda ölenler için anma törenleri düzenlenir. 5 Mayıs günü ise Hollanda’nın Alman işgalinden kurtuluşu çeşitli programlarla anılır. Bu çerçevede örneğin 5 Mayıs akşamı Amsterdam genelinde 300’ü aşan ‘özgürlük yemeği’ programı gerçekleştiriliyor. Türkevi Topluluğu da bir özgürlük yemeği programı icra ediyor. Programın konusuna geçmeden önce Hollanda’nın yakın çağ tarihine kısa bir göz atalım.

Hatırlanacağı gibi Hollanda 10 Mayıs 1940 tarihinde Almanlar tarafından işgal edilmişti. Hollanda ancak beş gün direnebilmiş ve teslim olmuştu. İşgal ve tabiiki işgal süresince yaşanan Yahudi soykırımı 5 Mayıs 1944 tarihine kadar devam etmişti. Yahudilerin nüfusu işgal öncesi yüzkırkbin iken, işgal sonrası bu sayı otuzbeşbine düşmüştür. Yahudiler Alman Nazileri tarafından farklı metodlarla imha edilmiştir.

Bu yıllarda Hollanda’da imha olaylarının Yahudilerle sınırlı olmadığı biliniyor. Örneğin savaşta Almanlara esir düşen Rus askerlerinin bir bölümü Amersfoort şehrine getirilir. Amersfoort Komünist bir şehir olarak bilinir o yıllarda. Esir Kampına yerleştirilen Rus askerlerinin içinde Özbekler de vardır. Araştırmacı Remco Reiding bu esirlerle ilgili şunları söyler: “Esir askerler kampta çok ağır işlerde çalıştırıldı. İşkenceye tabi tutuldu. Bazıları açlık ve hastalıktan öldü. Geriye kalanlar da kurşuna dizilerek öldürülürler”.

Aynı yıllarda Hollanda’yı yakından ilgilendiren bir başka insanlık dramı da 1942 yılında Endonezya’da yaşanır. Bilindiği gibi Japonlar, Hollanda’nın sömürgesi olan Endonezya’yı işgal ederler. Gazeteci Jan van den Berg’e göre ‘Hollanda, 70 yıldır her nedense İkinci Dünya Savaşında hayatını kaybedenleri anarken, en büyük savaş kurbanı olan grubu unutur’. Kaldıki bu savaş kurbanlarının sayısı yaklaşık üç milyonu bulmaktadır. Bunların neredeyse yüzde 10’u Hollandalı ve Almanların Hollanda’da imha ettiklerinden üç kat fazla. Gazeteciye göre 4 ve 5 Mayıs tarihlerinde bunlar da anılmalıdır.

Evet, bu üç olay Hollanda yakın çağ tarihinde yaşanmıştır. Hollanda ve insanlık tarihinin siyah sayfaları, karanlık yıllarıdır.

5 Mayıs özgürlük yemeği etkinliklerine geri dönersek. 4 ve 5 Mayıs Organizasyon Komitesi kutlama ve anma yıldönümlerinde her yıl bir konu belirler. Yapılacak etkinlikler de bu konu etrafında şekillenir. Bu yıl seçilen konu: ‘yeni zaman ve yeni ilişkiler’. Biz de, Türkevi Topluluğu olarak bu yıl yapılacak olan özgürlük yemeği için ‘Yeni zaman, yeni ilişkiler ve rol modellerimiz’ konusunu belirledik. Hatırlanacağı üzere geçen yıl konu olarak ‘özgürlük’, ‘hoşgörü’, ‘demokrasi’ ve ‘direnme’ temalarını seçmiştik. Tıpkı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, seçtiğimiz konu Organizasyon Komitesi tarafından fevkalede beğenildi.

Bu yıl seçilen “Yeni zaman, yeni ilişkiler ve rol modellerimiz” konulu program şöyle: Hoca Ahmed Yesevi ve Yunus Emre’nin ‘Bir insanın kalbini kıran, bütün insanlığın kalbini kırmıştır’; Hacı Bektaş Veli’nin ‘Karşındakini kendinden daha önemli bul’ ve Hz. Mevlana’nın ‘Kar taneleri ne güzel anlatıyor birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu”.

Konuşmacılar ise, Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Fatih Okumuş, Özel Alevi Kürsüsü’nden Veli Tongel ve sanatçı ve yazar Nilgün Yerli olacak.

Neden bu ve benzeri konuları seçiyoruz?

Çünkü, yukarıda kısaca ifade etmeye çalıştığımız insanlık dışı olayların yaşanmasının üzerinden on yıllar geçti. Ancak, sanki bunlar dünyanın başka bir kıtasında yaşanmışcasına günümüz Avrupa’sında tekrar ırkçılık, ayırımcılık, İslamofobi hızla yükselişe geçmiştir. Bu gelişme Avrupa ve insanlık için tehlikedir.
Avrupa’nın geleceği, insanlığın geleceği için sorumluluk hissediyoruz. Ve seçtiğimiz konularla şunu demek istiyoruz:

Avrupa’da yükselen ırkçılığın ve ayırımcılığın, toplumdaki korku ve gerginliğin giderilmesinde rol modellerimizin fikirlerinin bilinmesine ihtiyaç vardır. Sadece Avrupa değil, tüm insanlık Şanlı Peygamberimizin mesajının; İmamı Azam Ebu Hanife ve İmamı Maturudi de, Hoca Ahmed Yesevi ve aynı yolun yolcuları Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Mevlana Celaleddin Rumi de anlaşıldığı gibi yeniden yorumlanması ve bu dünya görüşünün aktüelleştirilmesine muhtaçtır.

Bir başka ifadeyle bizim 5 Mayıs programında vermek istediğimiz mesaj şudur: “Yeni zaman, yeni ilişkiler dönemi ahlak ve fazilet, iyilik ve doğruluk, adalet ve güzellik üzerine kurulmalıdır”. Bu mesajı anlamak, anlatmak Avrupalı Türklerin boynunda borçtur.

Bu görüşlerin sunulması, anlatılması, dile getirilmesi, tartışılması, tercüme edilmesi ve yorumlanması için 5 Mayıs gibi programlar önemli fırsatlardır.

Veyis Güngör
4 Mayıs 2017

Scroll naar boven
Scroll naar top