Üç soruda Avrupa’da Türkçe meselemiz…

Geçtiğimiz hafta sonu, KanalAvrupa televizyonunda yayınlanan “Sivil İnisiyatif” programına konuk olduk. Nurdoğan Aktaş’ın sunduğu programa, Almanya’dan tanınmış yazarlardan Hasan Kayıhan ve Mahmut Aşkar, Hollanda’dan şair Ahmet Evsen ve bendeniz yer aldık. Programın konusu, belki on yıllardır üzerinde konuştuğumuz ve ileriki yıllarda da tartışmaya devam edeceğimiz “Avrupa’da Türkçe Meselemiz”di.

Programın tamamı KanalAvrupa Tv ve farklı sosyal medya platformlarında seyredilebilir. Ben burada, kısaca üç soruda ‘Avrupa’da Türkçe eğitimi’ üzerinde durmak istiyorum. Bu sorular sırasıyla şöyle:
– Günümüzde Avrupa’da Türkçe ve Türk dili edebiyatı eğitimi ne durumda?
– Avrupa’da en etkin ve sürdürülebilir Türkçe eğitimi nasıl verilir?
– Batı Avrupa Türk Edebiyatından bahsedebilir miyiz?

Günümüzde Türkçe eğitimi
Avrupa’da Türkçe ve Türk dili eğitimi ile ilgili durum, ülkeden ülkeye değişmektedir. Buna rağmen genel olarak, Türkçenin eğitimi dört ana başlık atında incelenebilir. Bunların başında, Hollanda gibi bazı ülkelerde Türkçe eğitimi, okullardan kaldırılmış olsa da, bazı ülkelerde velilerin isteği üzerine Türkçe dersleri verilmektedir. Bunun yanı sıra, çeşitli kuruluşlar tarafından organize edilen Türkçe kurslarında eğitim verilmektedir. Sınırlı sayıda olsa da, bazı üniversitelerde Türk dili ve edebiyatı alanında akademik çalışmalar yapılmaktadır. Avrupa’daki Türk diasporasının kültürel etkinliklerin önemli bölümünün, Türkçe olması da Türk dilinin canlı tutulmasına katkı sağlamaktadır. Avrupa’nın her ülkesinde var olan Türkçe yayınlar da, Türkçe eğitiminin önemli bir parçasıdır.

Avrupa’da sürdürülebilir Türkçe eğitimi nasıl verilir?
Avrupa’da yaşayan bazı etnik ve kültürel toplulukların kendi dillerini yaşatmak ve gelecek nesillerine aktarmak için uyguladıkları metotlar bulunmaktadır. Buradan hareketle, Avrupa’da Türkçe eğitimi, öncelikle dil becerilerinin (konuşma, dinleme, okuma ve yazma) geliştirilmesini hedeflemelidir. Türkçe öğrenme sürecinde, Türk kültürü, gelenekleri, tarihi ve edebiyatı da ele alınmalıdır. Türkçe eğitiminde, dil öğrenme teknolojileri, çevirim içi dil kursları, interaktif öğrenme platformları, dijital materyaller, kullanılmalıdır.
Türkçe eğitiminde öğrenci merkezli hareket edilmeli, öğrencinin bireysel farklılıkları göz önünde bulundurulup, öğrencilerin sürece aktif katılımı sağlanmalıdır. Öğrencilerin dil becerilerinin düzenli olarak ölçülmesi ve öğretmenlerin dilbilgisi, dil öğretimi teknikleri, sınıf yönetimi ve kültürel duyarlılık gibi konularda sürekli olarak eğitilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir.

Batı Avrupa Türk Edebiyatı
60 yılı geride bırakan Avrupa Türklerinin, ilk yıllarda hasret ve yalnızlık konulu mektuplarından oluşan edebiyat, artık Avrupa’da yaşayan Türklerin ürettikleri edebi eserlerle, Batı Avrupa Türk Edebiyatı’nın oluştuğunu söyleyebiliriz. Yeni oluşan edebiyatın ilk dönemi hiç şüphesiz, kendi deneyimlerini yansıtan zorluklar, arayışlar, hasret gibi konulardan oluşur. Daha sonra, kendi kimliklerini koruma, iki kültür arasında sıkışma, aidiyet ikilemi gibi konular ele alınır. Çok kültürlülük, entegrasyan, asimilasyon, kimlik daha sonra ele alınan konular arasında yer alır. Toplumsal konuların ele alındığı Batı Avrupa Türk Edebiyatı, genellikle Türkçe yazılır. Ancak, aynı konuları, içinde yaşanılan ülkenin dilinde de yazanlar bulunmaktadır. Göçmenlerin yaşadıkları öyküleri Almanca, Hollandaca, İngilizce yazan ve ödül alan Türk edebiyatçılar da bulunmaktadır.

Yukarıdaki üç soru ve cevaplardan hareketle, Türkçe’nin Avrupa’da yaşayacağına dair, tereddüt içinde olanlar olsa da, kanaatimce Türkçe Avrupa’da hep yaşayacaktır. Avrupa Türk diasporası, Türkçeyi öğrenen, yaşatan ve öğretenler arasında ilk sırayı alırken, Türkçeye ilgi duyan Avrupalılar da Türkçe öğrenmeye devam edeceklerdir. Karamsar olmaya gerek yoktur. Küreselleşen dünyada ve hareket halinde olan Türk Dünyasını göz önüne aldığımızda, ‘su aka aka yolunu bulacaktır’, diyebiliriz.

Veyis Güngör
22 Şubat 2024

Scroll naar boven
Scroll naar top