Türkiye-Avrupa ilişkileri ve aktör olarak Avrupalı Türkler

Son yıllarda Türkiye-Avrupa Birliği ülkeleri ilişkilerinin arzu edildiği şekilde gittiğini söylemek zor. Hatırlanacağı üzere, Türkiye, Almanya ve Hollanda ile ilişkilerde, geçtiğimiz dönemde kırılmalar ve diplomatik krizler yaşandı. Söz konusu krizler ya da kötüye giden ilişkiler, görünürde hükümetler arası siyasi ilişkilerdedir. Ancak, gelişmelerden Avrupa’daki Türkler’in olumsuz şekilde etkilendikleri bir gerçektir. Avrupalı Türkler’i sözkonusu ilişkilerden soyutlanmak neredeyse imkansızdır. En başta, Türkiye’ye ve içinde yaşanılan ülke vatandaşı olmak, ülkelere aidiyet duymak, Avrupalı Türkleri ister istemez Türkiye-Avrupa ilişkilerinin aktif veya pasif aktörleri haline getiriyor.

Avrupalı Türkler’in bu tür süreçlerde neler yapacağı, nasıl davranacağı, ya da beklentilere ne şekilde cevap vereceğini belirlemek için yaşanan krizin tarihçesinin bilinmesi gerekir.
İlişkilerde ilk kırılma…
On yıl geriye gidelim. Yıl 2008. T. C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Köln Arena’da yirmi bin Avrupalı Türk’e konuşma yapmıştı. Erdoğan konuşmasında Avrupalı Türkler’e hitaben ‘Bulunduğunuz ülkeye uyum sağlayın, dilini öğrenin, siyasi katılım sağlayın’ ve ‘Asimilasyon bir insanlık suçudur’ demişti. Erdoğan’nın bu sözleri sadece Almanya değil, diğer Avrupa ülkelerinin medyası tarafından çarpıtılmıştı. Sözleri hiç hoş karşılanmamıştı. Aynı konuşmada evleri kundaklanarak yanan Türkler’in faillerinin bulunması hususunda yaptığı konuşmayla, Almanlar’ın sinirine basmıştı. Bazı Almanya-Türkiye ilişkileri uzmanları, Erdoğan’ın Köln Arena konuşmasını Türkiye-Almanya ilişkilerinin bozulmasının başlangıcı olarak değerlendiriyorlar.
Artarak devam eden kriz…
Ve yıllar içinde Türkiye-Avrupa ülkeleri arasında hatlar iyice gerildi. Hoşnut olunmayan bir dizi olaylar gelişti. Bazıları başlıklar halinde şöyle:
1-‘Alman vekillerin İncirlik Üssü’ndeki Alman askerlerin ziyaretine izin verilmemesi’. 2-‘Almanya’nın DİTİB imamları hakkında inceleme başlatması’.
3-‘Türkiye’de Alman vatandaşı bir gazetecinin tutuklanması ve Almanya’da bir Türk vatandaşının ajan olarak tutuklanması’.
4-‘16 Nisan referandumu ile ilgili toplantılara Türk Bakanların katılmasına izin verilmemesi’.
5-‘Parlamentoların sözde Ermeni soykırımını tanımaları’.
6-‘11 Mart 2017 Rotterdam’da yaşanan diplomatik kriz’.
7-‘Avusturya’da çifte vatandaşlık incelemesi’.
8-1047 Avusturyalı Türkün hedef seçilmesi’,
9-‘Avusturya’da cami kapatma kararı’ ve benzer gelişmeler…
Türkiye-Avrupa ilişkileri zor bir dönemden geçiyor. Avrupalı Türkler, 24 Haziran Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili seçimlerinde siyasi partilerin seçim beyannamelerinde yer alıyorlar.
Türkiye’nin Avrupalı Türkler Politikası
AK Parti seçim beyannamesinde; AK Parti Yurt Dışı Seçim Koordinasyon Merkezi (YSKM) tarafından Avrupalı Türkler’e yönelik bir dizi hizmetler açıklanıyor. İki somut öneri göze çarpıyor: ‘TBMM Yurt Dışı Türkler Komisyonu ve Yurt Dışı Vatandaşlar Koordinasyon Kurulu’nun oluşturulması.
CHP’nin seçim bildirgesinin Dış Politika bölümünde, ‘Yurtdışındaki İnsanlarımız’ başlığı altında bir dizi vaatler yer alıyor.
İYİ Parti’nin seçim beyannamesinin Dış Politika bölümünde ‘Türk Dünyası ve Yurtdışında Yaşayan Türklerin sorunları’ adı altında Avrupalı Türkler de var.
MHP’nin seçim beyannamesinin de, Dış Politika bölümünde Avrupalı Türkler, ‘Türk Dünyası’ başlığı olarak ele alınmış.(*)
Avrupa’nın entegrasyon politikaları
Diğer taraftan, Avrupalı Türkler’in, yarım asrı aşan göçmenlik tarihinde, Avrupa ülkelerin göç, azınlık ya da entegrasyon politikalarında önemli bir yere sahip olduklarını söylemeye gerek bile yoktur. Türkler, başta Almanya olmak üzere, Fransa, Belçika, Avusturya, Hollanda ve diğer ülkelerde, örneğin siyasette hesaba katılan gruplar arasındadır. Onyıllardır sorunları, konumları tartışılıyor. Örneğin, Avrupalı Türkler’in içinde yaşadıkları Avrupa ülkelerine ekonomik alanda katkıları her fırsatta dile getiriliyor ve diğer göçmen gruplara örnek olarak gösteriliyor. Bu Avrupalı Türkler için önemli bir artı değerdir.
Avrupalı Türkler, gerek Türkiye Avrupa ilişkilerinin bir aktörü, gerekse Türkiye ve Avrupa ülkeleri için hesaba katılan önemli bir gerçektir. Her iki taraf için adeta kıymetli bir sosyal sermayedir. Dolayısiyle Avrupalı Türkler’in direk veya dolaylı bir şekilde olayların içinde olduğu çok aşikardır. Avrupalı Türkler, Türkiye-Avrupa ülkeleri ilişkilerinin merkezindedirler. Türkiye’nin Avrupalı Türklerle ilgili politikaları ve Avrupa ülkelerinin göçmenlerle ilgili politikaları göz önüne alındığında, Avrupa Türkleri’ni uluslararası ilişkiler ve sonuçlarından soyutlamamız adeta imkansızdır. Hele sosyal medyanın günlük hayatımızın en önemli bir parçası olduğu bir süreçte, ilişkieri diplomatik çerçevede sınırlı tutmak mümkün gözükmüyor.
O zaman, bu gerçeklerden hareketle, ne yapılmalıdır?
Avrupalı Türkler’in konumları ne olmalıdır?
İki sandalyade oturan bir insan
Avrupalı Türkler, genel anlamda Türkiye ve Avrupa ülkelerinin kendileriyle ilgili politikaları, beklentileri arasındadırlar. Her iki ülkenin isteklerini göz önünde bulundurmalılar. “Avrupa Türkleri olarak, iki ülkeye, Doğu’ya ve Batı’ya aidiyet duymanın önemli bir sınavından geçiyorlar. Atılacak her adımda, söylenecek her sözde, yazılacak her cümlede hassas olmak zorundayız. Bu dönemde mümkün mertebe soğuk kanlı olmak durumundayız.” (**) Öyleki Avrupalı Türkler, iki sandalyede oturan bir insan konumuna düştüler ,
Avrupalı Türkler’in konumu
Bu durumda yapılması gereken ilk iş, öncelikle Avrupalı Türkler’in kendi konumlarını iyi tanımlamalarıdır. Çünkü Türkler, artık pek çok Avrupa kentinde toplumsal dokunun köklü ve ayrılmaz bir parçası olarak kamusal alanda temsil ediliyor, talepte bulunuyor, siyaset ve ekonomiyi etkiliyor. Sahip oldukları birikimler ve genç nüfusu ile Avrupalı Türkler, yaşadıkları ülkelerin geleceğini etkileyebilecek ciddi bir insan sermayesi oluşturuyor. (***)
Realite bu şekildeyken, Avrupalı Türkler’in, Türkiye-Avrupa ilişkilerinde yapıcı, birleştirici, yumuşatıcı, ikna edici, bilgilendirici, barışcı, çifte aidiyetin getirdiği avantaj ve zenginlikle, etkin ve belirleyeci rol üstlenmelerinden başka bir şey düşünülemez. Bunun aksi, edilgen, pasif, başkalarının yaptığı işlere ancak cevap veren, bazen de bu cevapların altında kalmaya mahkum kalarak yaşamaya devam ederiz. Biz başkasının oyuncağı olmamalıyız. Gündemi biz belirlemeliyiz. Çatışmacı bir tavırla sorunlar çözülemez. Olaylara, gelişmelere eşit seviyede bakmayı anlatmaya devam etmeliyiz. (****)
Yeni bir vizyon, gelecek perspektifi
Özetle ifade etmemiz gerekirse; Türkiye-Avrupa ülkeleri arasında ilişkiler inişli çıkışlı olacaktır. Uluslararası ilişkierin gereği, yer yer krizler yaşanacaktır. Avrupalı Türkler ülkeler arası ilişkilerden kaynaklanan olumlu veya olumsuz gelişmelere hazırlıklı olma bilincinde olmalıdırlar. Bu tür süreçlerde, en az etkilenecek bir ‘Köprü kimlik’ inşa edilmelidir. Bu kimlik Avrupa’nın eleştirel düşünce kabiliyeti, liyakat ve uzlaşmacı yönü ve Anadolu’nun merhamet ve hikmet değerlerinin birleştirildiği, harmanlandığı bir kimlik olmalıdır. Avrupalı Türkler, yukarıda ifade edilmeye çalışılan Türkiye-Avrupa ülkeleri ilişkileri ve kendi mevcut konumlarını değerlendirerek ‘Avrupa Türkleri Gelecek Perspektifi’ oluşturmalıdırlar. Sözkonusu gelecek perspektifi ya da gelecek vizyonu oluşturmada önzelikle Avrupalı Türklerin bir özgüven içinde olmaları gerekiyor. Bu süreçte Avrupalı Türkler insiyatifi kendi ellerine almalı, subje değil obje olmalıdırlar. Türkiye ve Avrupa ülkeleriyle zıtlaşmadan, var olan, sunulan tüm sinerji ve imkanı ‘Avrupa’da gelecek perspektifi’ için seferber etmeliler.
Evet, oluşacak bu yeni vizyon ve köprü kimlik ile Avrupalı Türkler hem Türkiye hem Avrupa ülkeleri hem de Türkiye-Avrupa ilişkileri için etkin aktör olabilirler. O zaman her iki taraf (Türkiye-Avrupa ülkeleri) Avrupalı Türkleri hem sosyal sermaye hem de aktör olarak görürler. Bu elbette bize, Avrupalı Türklere bağlı.
Veyis Güngör
14 Haziran 2018
Amsterdam
Bu yazı REFERANS Dergisi Haziran Sayısı için kaleme alınmıştır.
————————–
(*) Türkevi Topluluğu seçim bildirisi; http://www.turkevi.org/aidiyet-bilinciyle-sandik-basina/
(**) Can Ünver, Türkevi Söyleşileri; http://www.turkevi.org/amsterdamda-turkiye-almanya-iliskileri-masaya-yatirildi/
(***) Talip Küçükcan, Türkler Avrupayı Değiştiriyor; https://www.sabah.com.tr/yazarlar/perspektif/kucukcan/2011/11/05/turkler-avrupayi-degistiriyor.
(****) Can Ünver, Türkevi Söyleşileri http://www.turkevi.org/amsterdamda-turkiye-almanya-iliskileri-masaya-yatirildi/

Scroll naar boven
Scroll naar top