Sosyal kutuplaşmalar ve kimlikler üzerinden konuşmak

Sosyal kutuplaşma, yaşadığımız çağın en öne çıkan sorunları arasında yer alıyor.
Ya da biz öyle algılıyoruz veya tecrübe ediyoruz. Oysa, sosyal kutuplaşma, insanlık tarihi kadar eskidir. Nasrettin Hoca’mızın, “İnsanlar hep aynı yöne gitse, o zaman dünyanın dengesi bozulur” ifadesi bize, insanların yaşadığı sürece kutuplaşma, kamplaşma ve gruplaşmanın devam edeceğini gösteriyor.

Günümüzde kutuplaşma daha çok kimlik üzerinden yapılmaktadır. Kimlik, bu baǧlamda siyaset, din, ideoloji, etnik, coǧrafi ve daha farklı bir şekilde anlamlandırılır.
Araştırmacı ve bilim insanı Hakan M. Kiriş’e göre kutuplaşma, grup üyelerinin kendi kimliklerini ön plana çıkarması ve grubun üyelerinin diğer grupların üyeleriyle mesafe algılarının artmasına yol açmaktadır.

Kutuplaşma ,yani polarizasyon, Avrupa’da son dönemde sosyal ilişkilerin temel düşüncesi olmaya başladı. Mültecilere ve göçmenlere göre kimlik tanımlamaları yapan siyayi partiler, toplumda ilgi görmeye başladı. Diǧer taraftan, kutuplaşma bazı toplumlarda, örneǧin Ruanda’da iç savaşa sebep oldu. Dolayısıyle kutuplaşma küresel bir sorun olarak karşımıza çıkmakta.

Vrij Nederland dergisinden Janneke Juffermans, kutuplaşma üzerine oniki yıl araştırma yapan filozof Bart Brandsma ile bir söyleşi yapmış.
Kutuplaşma üzerine bir düşünce metodolojisi geliştirmiş Bart Brandsma, hem Hollanda içinde hem dışarıda ‘kutuplaşma’yı idare edebilme’ kursları vermekte. Kurs, belediye başkanları, yargı üyleri, emniyet teşkilatı, radikalleşme uzmanları ve öǧretmeler tarafından büyük ilgiyle karşılanmış. Kutuplaşma ile baş edebilme, sadece bu gruplarla sınırlı deǧil. Bart Brandsma, mültecilerin yanısıra, 11 Eylül’den sonra Müslümanlarla ilgili korku arttığını, diǧer taraftan Müslümanların da kendilerini güvende hissetmediklerini vurguluyor.
Oniki yıldır, Fas, Türkiye, Senegal, Kongo, Guatemal, Nepal ve İsrail gibi ülkeleri de gezen ve gözlemler yapan Brandsma, ‘biz-onlar-düşüncesi’ni pratikte ölçme imkanı bulmuş. Gözlemlerinden hareketle bir model geliştirmiş. Bu modele göre, kutuplaşma, temel yasalara ve bunu dinamik tutan baş oyunculara sahip.

Bart Brandsma metoduna göre, kutuplaşmanın üç temel yasası bulunmakta. Bunlar:
– Düşünce yapısı: Toplum içinde kimliklerden hareketle taraf gruplar oluşturmak.
– Kutuplaşmanın beslenme kaynakları: Kimlikler üzerinden ahkam keserek yapılan konuşmalar, açıklamalar.
– Kutuplaşmayı dinamik tutmak: Yüzeysel konuşmalar yapmak, genellemek, istisnaları örnek göstermek.

Yine Brandsma’ya göre, kutuplaşmanın beş ana oyuncusu bulunmakta. Bunlar:
– Görünen aktörler: Tartışma yapan, aşırı açıklamalarda bulunanlar. Bizi veya diğerlerini seç diyenler.
– Az görünenler: Görünen aktörlerin takipçileri. Kendileri bir şey üretmez ama başı çekenlerin yazdıklarını savunanlar, yayanlar.
– Sessiz ve görünmeyenler: Bu gruptakiler, bazen görünen aktörlerin tahrikleri karşısında bile susarlar.
– Tarafsızdırlar: Meslek olarak ise belediye başkanları, polisler, öğretmenlerden oluşur.
– Köprüler kuranlar/ arayı düzeltmeye çalışanlar: Kendilerini gruplar üstü görüp her iki tarafı da anlayışa davet edenler. Ki bu davranışlarıyla daha çok kutuplaşmaya yol açıyorlar.
– Günah keçileri: Bunlarda kutuplaşma maksimal düzeydedir. Kutuplaşmada günah kecisi aranır. Genellikle köprüler kuranlar bu gruba dahil olurlar.

Filozof Bart Brandsma’nın, kutuplaşmaya karşı muhtemel önlemleri şöyle:
– Hedef kitlesinin değiştirilmesi, orta yolun seçilmesi.
– Konunun değiştirilmesi, kimlikler üzerinden konuşmamak.
– Konumun değiştirilmesi, gruplar üstü olmak yerine, inanınırlığı tesis etmek.
– Konuşma üslubunun değişmesi, iyi veya kötü, yanlış, haklı, haksız kelimeler yerine
inandırıcı bir yol seçmek.

Evet, Bart Brandsma’nın da ifade ettiǧi üzere, kutuplaşma toplumlarda devam edecek. Tamamen ortadan kaldırılması mümkün deǧil. Dünyanın dengesinin bozulmaması için bu zıtlaşma, ayrışma, benlik, çatışmaya ve ötekileştirmeye varan gruplaşmalar devam edecek. Orta yol en makul yol olarak öneriliyor. Bunun için toplum önünde yürüyenlerin, Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye verdiǧi şu nasihatın sürekli şuurunda olmaları gerekir:
“Oğul; Öfken ve benliğin bir olup aklını yener! Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın, azminden dönmeyesin. Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil, her işin gereğini vaktinde yap!”

Veyis Güngör
11 Ocak 2019

Scroll naar boven
Scroll naar top