Irkçılık ve ayırımcılığa karşı ayağa kalk!

Son iki hafta sonu, Amsterdam Dam Meydanındayız. İlki, Yeni Zelanda’da iki camide Cuma namazı kılarken şehit olan kardeşlerimize dayanışma gösterisiydi. İkincisi de ‘Uluslararası Irk Ayırımı ile Mücadele Günü’ çerçevesinde organize edilen ‘ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele yürüyüşü’ydü. Dam Meydanı on yıllardır bu tür gösterilerin merkezi oldu.

21 Mart Komitesi tarafından organize edilen ırkçılık ve ayırımcılık karşıtı yürüyüş bu yıl hem Yeni Zelanda kanlı katliamı, hem de Hollanda İl Genel Meclisi seçimleri sonrasında yapıldı. Her iki olay duyarlı insanlar üzerinde etkili oldu. Seçim sonuçları göz önüne alınırsa bu yıl yapılan yürüyüş daha anlam kazandı. Christchurch cami saldırıları ve seçim sonuçları, daha fazla insanın hafta sonu yürüyüşüne katılmasında etkili olmuştur. Zira seçimlerde aşırı sağ ve ırkçı parti Forum voor Democratie, birinci parti çıkmıştır.

İlk kez İl Genel Meclisi Seçimlerine katılan FvD senatoda 13 sandalye ile en büyük parti oldu. İktidar Partisi VVD ise 12 sandalye ile senatoda ikinci Parti oldu. FvD (Forum voor Democratie) Partisi ve lideri ‘Batı Toplumu’ ve ‘Beyaz Üstünler’ gibi kavramlar kullanarak toplumu ikiye bölüyor. ‘Beyaz Avrupa’yı savunuyor. İlginç olan ise, bu tür ırkçı söylemlerin bir kısım Avrupalılar tarafından tasvip edilmesi, takdir görmesi. Irkçılık düşüncesinin fikir özgürlükleri çerçevesinde konuşulmasının adeta normalleşmesi.

Yürüyüşe dönersek. Yürüyüşte, Hollanda sol hareketlerinin hemen hemen hepsini görmek mümkündü. 21 Mart Komitesince organize edilen yürüyüşe bu yıl Yeşil Sol Partisi, Sosyalist Parti, Denk, Nida partileri olmak üzere yüzden fazla kuruluş destek verdi.

Organizasyonun açıklamasına göre yürüyüşe 10 bin insan katıldı. Yürüyüşte göze çarpan sloganlar ve pankartlarda cümleler göze çarptı: “Durma, Irkçılık ve ayrımcılıǧa karşı ayağa kalk!”, “İslamafobiye karşı çık!”, “İslam ve Müslüman karşıtı kampanyayı bırak”, “Mültecilere karşı çıkma!”, “Irkçılık ve Ayırımcılık karşısında birleş”, “Wilders’e ve Partisi PVV’ye tavır koy”.

Binlerce katılımcının içinde çok fazla tanıdıkla karşılaştık. Hollandalı dostlar ve yeni Hollandalılardan oluşan tanıdıklarım neredeyse otuz yıla yakın bu alanda mücadele veriyorlar. Bir çoklarının saçları ağarmış tabiiki. Katılımcıların ezici çoğunlukla Hollandalılardan olması, ırkçılık ve ayırımcılık karşıtı olmaları beni ziyadesiyle memnun etti. Toplumsal sorumluluk almak ve hissetmek insani bir davranış olsa gerek.

Çanakkale ve Muhsin Yazıcıoğlu
Yürüyüşten bir gün sonra, Amsterdam Nizami Alem Süleymaniye Camiinin organizasyonuyla Çanakkale Şehitleri ve Muhsin Yazıcıoğlu’nu anma programına katıldım. Çanakkale ruhu ve Muhsin Yazıcıoğlu adeta birbirini tamamlıyor, anlatıyor ve yansıtıyordu. Çünkü her ikisinde de uğruna can verilecek vatan, millet, devlet vardı. Çanakkale’de Seyit Onbaşı, Anadolu ve Türk dünyasında Muhsin Yazıcıoğlu. Alperen Ocakları Genel Başkan Yardımcısı ve Dış İlişkiler Sorumlusu Dr. Halil Kol beyefendiyi dinledik. Halil Kol aslında bir hekim. Ama yakın tarihimizde örnekleri görüldüğü üzere, Ali Fuat Başgil, Ekrem Hakkı Ayverdi, Ahmet Süheyl Ünver, Fethi Gemuhluoğlu gibi mesleğinin yanısıra Oğuz’un çocuklarının eğitimi ile uğraşıyor. Sayın Kol, Çanakkale ve Muhsin Yazıcıoğlu konuşmalarında adeta Namık Kemal’den şu mesajı verdi: ‘Ecdâdımızın heybeti ma’rûf-u cihândır, Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır’.

Veyis Güngör
25 Mart 2019

Scroll naar boven
Scroll naar top