Hollanda’da siyasi gündem, göçmenler ve seçimler…

Hollanda’da, 29 Ekim günü yapılacak olan erken seçimlere, istikrarsızlığın ve belirsizliğin hakim olduğu bir atmosferde gidiyoruz. Koalisyon hükümetinin dağılmasıyla girilen bu seçim süreci ve devamında Yeni Sosyal Sözleşme (NSC) Partisi Bakanlarının da görevlerini bırakmalarıyla, ülkenin siyasi geleceği iyice belirsizliğe büründü.

Belirsizlik, hatırlanacağı üzere Haziran 2025’te yaşanan bir hükümet kriziyle ortaya çıkmıştı. Başbakan Dick Schoof liderliğindeki dört partili koalisyon hükümeti, aşırı sağcı ve ırkçı Özgürlük Partisi’nin (PVV) göç politikalarındaki isteklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle koalisyondan çekilmesiyle, düşmüştü. Böylece Schoof hükümeti Hollanda’nın en kısa süreli hükümetlerinden biri olmuştu.  

Hollanda’nın içinde bulunduğu siyasi tıkanıklığı anlamak için, koalisyon kültürüne kısaca bir göz atmamız gerekmektedir.
Öyle ki, Hollanda 1918 yılından bu yana, hiçbir partinin tek başına iktidar olamadığı bir demokrasi geleneğine sahiptir. Bir başka ifadeyle, Hollanda parlamentosunda çok sayıda parti temsil edilirken, bu durum tek partili hükümet kurmayı zorlaştırmakta, koalisyon görüşmeleri de, uzun ve zorlu müzakereleri beraberinde getirmektedir.

Diğer taraftan, günümüzdeki siyasi tıkanıklığın önemli sebepleri arasında, göçmen politikalarının yer aldığını belirtmem gerekmektedir. Bu da, Hollanda’daki siyasi ayrışmanın ana noktalarından birisinin, göç ve iltica politikaları olduğuna işaret etmektedir. Zira PVV Parti’si seçmenlerine, ‘sert ve sıkı bir sığınmacı politikası’ hayata geçirmek vaadiyle koalisyona girmiş, ancak bu konudaki 10 maddelik katı planı, diğer ortaklar tarafından reddedilmiştir. Böylece de, ister istemez siyasi tıkanık oluşmuştur.

Böyle bir iklimde, 29 Ekim 2025 günü yapılacak erken seçim ile, Hollanda’nın siyasi geleceği belirlenecek. Her ne kadar, koalisyon hükümeti dağılmış olsa da, siyasetin ana aktörleri arasında, Geert Wilders liderliğindeki PVV, Dilan Yeşilgöz liderliğindeki liberal-muhafazakar Halk Özgürlük ve Demokrasi Partisi (VVD), Pieter Omtzigt’in Yeni Sosyal Sözleşme (NSC) partisi ve Caroline van der Plas’ın popülist Çiftçi Vatandaş Hareketi (BBB) ana aktörler olarak öne çıkıyor.

Hollanda’da yapılacak seçim öncesi tartışılan bazı ana konular, başlıklar halinde şu şekilde görülmektedir:

Siyasi istikrarsızlık ve belirsizlik: Bu durum, aşırı sağcı PVV Partisi’nin, hâlâ yüksek oy alacak olmasını sağlayacakken, beklenen DENK partisinin de göreceli olarak büyümesini beraberinde getirmektedir.
Ekonomik gelişmeler: Bu durum, orta vadede, büyümede yavaşlama, enflasyon ve uzun vadeli kamu maliyesi sürdürülebilirliği endişelerine yol açacaktır.
İklim ve enerji: Bu konu, 2030 hedeflerine ulaşmada gecikme, elektrik şebekesi tıkanıklığı, uzun vadeli iklim politikasında tutarsızlık gibi sorunları gündeme getirmektedir.
Konut krizi: Arzın talebi karşılayamaması, yüksek fiyatlar, konut edinme, arazi kullanımı ve ruhsatlandırma süreçlerindeki yavaşlık, önemli sorun olarak görülmektedir.
Göç ve iltica: Başvuruların, iki yıl süreyle askıya alınması planı, mülteci haklarında farklı statüler, belediyelerin konut sağlama hakkının kaldırılması konuları.
Dış politika: İsrail-Filistin politikası nedeniyle, koalisyon krizi ve Bakanların istifaları, uluslararası ticaret rekabetinin korunması konuları.

Seçim öncesi Hollanda politikasının gündemini meşgul eden konular özetle bunlar iken, ülkede yaşayan göçmen kökenli toplulukların seçimlerde kararlarının nasıl şekilleneceği merak ediliyor.

Kanaatime göre, Türkler ve diğer Müslümanları da içine alan  göçmen kökenli Hollandalıların,  öncelikle oylarının gücünün farkında olmaları gerekmektedir. Vaatleri değil, hangi partinin ‘göçmenleri nasıl temsil edeceğini’ sorgulamaları gerekmektedir.
Her seçim sürecinde olduğu gibi, şimdi de oylar stratejik kullanılmalıdır.
Verilecek oylarla hem göçmen toplumun, hem de Hollanda’nın geleceği gözetilmelidir.  

Özetle; Hollanda’nın demokratik çoğulcu bir toplum olduğundan hareket ederek, göçmenler tercihlerini ister ana akım siyasi partilerine, isterse göçmen kökenli bir partiden yana ama bilinçli bir şekilde yapmak durumundalar.
Unutulmaması gereken bir başka konu ise, bilinçli bir tercih yapmak, temsil ve hakların güvencesi olacaktır.

Veyis Güngör
Doğuş Gazetesi, Ekim 2025

Scroll naar boven
Scroll naar top