Tarih boyunca medeniyetlerin kesişme noktası olmuş ve Doğu Akdeniz Türklerinin kalbi olan Kıbrıs’tayız… Kuzey Kıbrıslı Türklerin deyimiyle “Ada”, bu kez Türk Dünyası gençlerini ağırladı. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) Kuzey Kıbrıs Yerleşkesi ev sahipliğinde düzenlenen 5. Manas Forumu, iki gün boyunca Lefkoşa’da gerçekleştirildi.
İlki 2021 yılında Bişkek’te yapılan, ardından sırasıyla 2022 ve 2023’te yine Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi tarafından sürdürülen forumun dördüncüsü, geçen yıl İstanbul’da İbn Haldun Üniversitesi’nde yapılmıştı. Beşincisi ise bu yıl Lefkoşa’da, “Bölgesel ve Küresel Gelişmeler Bağlamında Türk Dünyası” temasıyla toplandı.
Açılış töreni, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Mavi Salon’da yapıldı. Program ASBÜ Kuzey Kıbrıs Yerleşkesi’nde devam etti. İki gün süren oturumlarda Türk Dünyası’nın farklı bölgelerinden gelen genç akademisyenler, araştırmacılar ve öğrenciler, Türk Dünyası’nın geleceğinden ortak kültür mirasına kadar pek çok konuyu ele aldı.
Forumdan bazı gözlemlerimi siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim.
Forumun dikkat çeken yönlerinden biri, organizasyonun her aşamasında görev alan ASBÜ Kuzey Kıbrıs öğrencilerinin gayretiydi. Katılımcıları Ada’ya iner inmez karşılayan öğrenciler, programın kusursuz geçmesi için büyük bir özveriyle çalıştılar. Yaşıtları eğlenirken, onlar Türk Dünyası için adeta “nöbetteydi.”
Oturumlarda sunulan bildiriler, genç akademisyenlerin düşünce ufkunu yansıtıyordu. Türkistan, Anadolu, Kafkasya ve Avrupa’dan gelen katılımcılar, “Yeni dünya düzeninde Türkler de var” fikrini vurgulayan tebliğler sundular adeta. Katılımcılar, Türk Dünyası’nın coğrafi genişliği kadar tarihî ve kültürel mirasının da güçlü bir ortak payda oluşturduğuna dikkat çektiler.
Forumda en çok üzerinde durulan başlıklardan biri Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) oldu.
TDT’nin sadece siyasi bir iş birliği değil; ekonomi, güvenlik, eğitim, inovasyon ve uzay gibi alanlarda çok yönlü bir ortaklık zeminine dönüştüğü ifade edildi. Kahve molalarındaki sohbetlerde, TDT’nin kimlik, enerji, diaspora ve medya politikalarını birleştirerek çok katmanlı bir vizyon geliştirmesi gerektiği konuşuldu. Yemek aralarında yapılan sohbetlerde ise, Türk düşüncesinin güncellenmesi ve fikrî mirasın yeniden yorumlanması konusu öne çıktı. Katılımcılar, Gaspıralı İsmail Bey, Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura gibi isimlerin başlattığı düşünce çizgisinin günümüz koşullarına göre yeniden ele alınması gerektiğini dile getirdiler. Türk Devletleri Teşkilatı’nın, bu fikrî altyapıdan güç alarak bin bir Türk boyuna hitap edecek yeni bir gelecek vizyonu geliştirmesi gerektiği vurgulandı.
Forumda ayrıca Türk diasporası da ele alındı. Dünya genelinde 20 milyondan fazla Türk diasporasının yaşadığı, bunların yaklaşık 7 milyonunun Avrupa’da bulunduğu hatırlatıldı.
Avrupa’daki Türk diasporasının yalnızca Türkiye kökenli göçmenlerden oluşmadığı, Türk Dünyası’nın farklı bölgelerinden gelen toplulukların da bu yapının parçası olduğu belirtildi.
Katılımcılar, Türk Dünyası toplantılarında sadece Türkistan ve Anadolu değil; Balkan, Doğu Avrupa, Afrika ve Doğu Akdeniz Türklerinin de yer alması gerektiği görüşünde birleştiler.
Forumun dikkat çeken diğer konularından biri de Ortak Türk Alfabesi idi. Astana’daki Türk Akademisi’nin deneysel olarak Abay Kunanbay’ın “Kara Sözler”i ile Cengiz Aytmatov’un “Beyaz Gemi” eserlerini Ortak Türk Alfabesiyle yayımladığı, yakın zamanda Cemile romanının da bu alfabe ile neşredildiği hatırlatıldı. Bu adımların, ortak kültürel zeminin güçlenmesine katkı sağlayacağı görüşü paylaşıldı.
Lefkoşa’dan Girne’ye yapılan yolculukta katılımcıların enerjisi hiç azalmadı. Otobüste yapılan sohbetlerde, Çatalhöyük, Göbekli Tepe ve Hakkari Taşları örnekleri üzerinden Türk tarihinin yeniden yazılması gerektiği tartışıldı. Gençler, not defterlerine sürekli yeni fikirler, yeni kavramlar ve yeni isimler eklediler. Programın sonunda Girne’de düzenlenen gala gecesi, aynı zamanda Azerbaycan Zafer Bayramı kutlamasına da sahne oldu. Konuşmaların ardından müzik dinletisi gerçekleştirildi. Girne’den Lefkoşe’ye dönerken, Kazak Türklerinin verdiği mini konsere Türkiye ve Batı Avrupa’dan gelen katılımcılar Ahmet Cevad’ın “Çırpınırdı Karadeniz” marşıyla eşlik ettiler.
Ada’da iki gün boyunca yalnızca akademik bildiriler değil, Türk Dünyası vizyonu üzerine samimi sohbetler de yaşandı. Yeni dostluklar kuruldu, ortak bir gelecek umudu pekişti. Kıbrıs’ın sıcak havasında, gençlerin heyecanı ve akademik derinliğiyle şekillenen bu buluşma, Türk Dünyası’nın geleceğine dair güçlü bir mesaj verdi: Türk gençliği, artık sadece izleyen değil, tarihe yön vermek isteyen bir kuşak olarak sahnede.
Veyis Güngör
12 Kasım 2025