Şifre: Hoca Ahmet Yesevi

Adı Muharrem. Hz. Ali efendimizin aşkıyla, ismine bir de Ali eklemiş. Muharrem Ali olmuş. Türkiye’nin son Kıssahan’ı. Twitter hesabında kendisini kısaca şöyle tarif ediyor: “Düşünür Düşünür (Öyle) Yazar, Markanın Filozofu. Marka Tasarımcısı. Kıssahan. Neyzen. Hatip. Memleket sevdalısı ve Deli”. Ve bir kaç hafta önce Massenger hesabıma şöyle bir not düşüldü: “Veyis hocam merhaba”. Bu hesabı sık kullanmadıǧım için geç gördüm. Ve WhatsApp’a yönlendirdim. Buradan kısa bir mesaj geldi. Yakın tarihte Berlin’de olacaǧını, Mayıs ayı sonunda da Hollanda’ya geleceǧini yazdı.
Muharrem Ali kimdi? Önceden tanışmıyorduk. Sanatçı olduǧu sosyal medya hesaplarından belliydi. Ney üflüyordu. Üç sazla, üç nesil sohbetleri yapıyordu. Kıssalarla, şarkılarla, türkülerle ve şiirlerle Türk İslam düşüncesini anlatıyordu. Grafiker ve tasarımcıydı. Marka filozofuydu. Derdi olduǧu her halinden belliydi. Ama tanışmamıştık. Ancak. Gönderdiǧi mesajda bir şifre vardı: “Ahmet Yesevi Han Hocam Hazretleri ve Veysel Karani Hazretlerinden” diyordu Muharrem Ali bey. Ayrıca kaderi bize benziyordu. Bir göçmen çocuǧuydu. Almanya’da yaşamıştı bir süre. Artık Muharrem Ali’nin kim olduǧu önemli deǧildi. Çünkü şifre verilmişti: Hoca Ahmet Yesevi…
Ve Amsterdam Türkevi programının saati gelmişti. İftara birbuçuk saat vardı. Deǧerli misafirler salonda yerlerini almıştı. Mutfaktan mis gibi yemek kokuları geliyordu. Demir Hindi Şerbetinin kokusu bir başkaydı. Sözü uzatmaya gerek yoktu. 14. Türkevi Söyleşilerinin konuǧu, on parmaǧında on marifet olan Kıssahan Muharrem Ali Dere’ydi. Artık söz onundu.
Efendim önce Kıssahan sanatı nedir? Sorusuyla başlayalım. Muharrem Ali: “Kıssahanlık bir ata sanatıdır. Yesevi ocaǧında demlenmiş bir ata sanatıdır. Kuran’da ve diǧer kutsal kitaplarda kıssalar vardır. Retorik ilk sanattır kıssa anlatımı. Sözdür, şiirdir. Maalasef Osmanlıda, 1877’de Mehmet Efendi’nin vefatıyla, Eminönünde bu sanat unutuldu. 40 yıl önce bu sanata başladım. Ezberim çok güçlüydü. Bir çok kitabı ezberledim. Aǧır geldi. Sonra gönüle vur dediler ve Türk’ün Müslüman’ın olduǧu her yerdeyim artık”.
Muharrem Ali bey, Ney eşliǧinde getirilen tekbirle bir giriş yaptı konuşmasına. Metin Bobaroğlu’nu referans göstererek, ‘İnsan üç kez doǧar’ diyor. Hz. İdris dersidir, mutlaka üç kez doǧumu okuyunuz diyor Kıssahan Muharrem Ali bey. Nedir peki bu üç kez doǧum? “Birinci doğum ekin ortamıyla kuşatılmıştır. İkinci doğum eğitime doğmaktır; pedagojik, psikolojik ve bilimsel yöntemlerle insan biçimlendirilir. Üçüncü doğum, insanın kendisinden doğmasıdır ki bu da insanın kendi yaşamına kendi özgür istenciyle biçim vermesidir”. Evet işte bu “Ölmeden evvel ölmenin”, “Hakikate, Kemale doǧru gitmenin” yoludur.
“İnsan ya Kemale ya Zevale yolculukta mecburdur” diyen Kıssahan, “bugüne kadar Yesevi yolcusu olduǧunu, böylede devam edeceǧini, buna Üveysiliǧi de ekleyeceǧini, Allah, size kabul etmeyeceǧi duayı ettirmez, gerçekleştirmeyeceǧi rüyayı da size göstermez” diyor Muharrem Ali. Bunu Hz. Osman’ın, Hz. Ömer’in ve Hz Ali’nin de söylediǧine dikkat çeken Kıssahan, Hz. Ali’nin bir başka olduǧunu, “Hz. Ali’den Allah’ın binlerce defa razı olduǧunu biliyoruz. Haberdarız ondan. Hz. Ali’yi ve Ehli Beyti sevmeyen beni de sevmez buyuruyor Efendimiz”. Zira Hz. Ali “Ben Rabbimi kabul ettiǧi dualarımdan deǧil, kabul etmediǧi retteddiǧi dualarımla bildim ve buldum” diyor. İşte teslimiyet bu. İşte Hz. Ali namazı, namazda oku çekerler ayaǧından da, haberi olmaz, çektiniz mi der. Çekmişlerdirde haberi olmaz. Keşke bu namazı, yani Ali namazını bir kez kılabilsek. Yani, Süleyman Çelebi’nin dediǧi gibi ‘bir kez aşk ile Allah dese insan bütün günahları dökülür’…
Önce emek, Hocam Ahmet Yesevi öküzünü derviş yapmış. Alın teri çok önemlidir. Cennet mekan Yesevi Hz. tahtayı oyar, yaptıǧı tahta kaşıkları hergün öküzle satmaya gönderir. Rızk peşindedir. Öküz, o gün kaşıkları sattı parasını bölüşüyor, satamadı bayat ekmeǧi çıkartıp, ıslatıp yiyor, baǧış kabul etmiyor. Olanı veriyor, sürekli veriyor. Karşılık ve vefa beklemiyor. İnsanlık vefalıdır. Ahlak’ın tek diploması vardır o da vefadır. Hoca Ahmet Yesevi Aklı örmemezi soylüyor. Akıl saǧlıǧı bulunmayan bir nimettir.
Hoca Ahmet Yesevi, güzel Peygamberi, Efendimimizi ne güzel anlatıyor diyor Muharem Ali. Hikmet 1: Miraç’a çıktıda o güzeller güzeli Muhammed, ve döndü, döner dönmez o aşkın haliyle ilk sorduǧu gönlü kırıkların, fakirlerin haliydi. Yemekleri tamammıdır? İlgilenen var mıdır gariplerle, zülm süyrüyor mu? Ona mani olabiliyor musunuz?
“Garip, fakir, yetimleri Rasul sordu,
O gece Mirac’a çıkıp [Hakk] yüzü gördü,
Dönüp inip fakir halini sordu,
Gariplerin izini izleyip indim ben ya.”
Evet, Kıssahan Muharrem Ali’den bir tavsiye: ilim ve bilgi sizin: “Aklınızı örtmeyecek. Gönlünüzü karartmıyacak. Atalet zerk etmeyecek. Tembellik vermeyecek.”
Şifre: Hoca Ahmet Yesevi sohbeti bu ve benzer anlatımlarla devam etti. Çok memnun olduk. Allah ondan razı. O, Muharrem Ali, İstanbullulara yani Çarşı Grubuna “Biz seni görmeden sevdik Ya Rasülallah” dedirten adam…
Efendim Mübarek Ramazan Bayramınızı en içten dileklerim tebrik eder, Bayramın milletimize ve insanlıǧa hayırlara vesile olmasını dilerim.
Veyis Güngör
3 Haziran 2019

Scroll naar boven
Scroll naar top