Korona krizi ve uluslararası kuruluşların sessizliǧi

Günlük yaşamımızın her alanında hissettiǧimiz Korona krizi ile mücadele hızlı şekilde devam ediyor. Hekimler, araştırmacılar, saǧlık çalışanları, güvenllik birimleri olaǧanüstü bir efor sarfediyorlar. Devletler, Korona salgınına karşı bir ilaç bulmada adeta yarışıyorlar. Karşı karşıya oluǧumuz ve nerede nasıl sona ereceǧini kestiremediǧimiz süreçi farklı kesimler ve merkezler kavramaya, izah etmeye ve yorumlanmaya çalışırken, uluslarası kuruluşların sessizliǧi de dikkat çekiyor.

Uluslararası İlişkiler alanında hatırı sayılır bir Hollanda akademi ve düşünce kuruluşu olan Clingendeal Enstitüsü, periyodik olarak yayınladıǧı ‘Spectator’ dergisinin son sayısını Korona krizine ayırmış. Farklı yorum ve analizlerle, kriz sürecinde ulus devletlerin yöntemleri ve bazı yükselen deǧerler okuyucuya sunmuş.

Alanında uzman olan bir çok bilim insanının görüşleri ve deǧerlendirmelerinin yer aldıǧı ‘Spectator’ dergisinin özel sayısının ilk makalesi ‘Korona-nasyanalizm’ başlıǧını taşıyor. Enstitü uzmanlarından Ko Colijn’in kaleme aldıǧı makalede korona krizinin küresel bir sorun olmasına raǧmen, salgının durdurulması ve çaresinin ulus devletler tarafından arandıǧını, bu şekilde uluslararası ilişkilerin kriz dönemlerinde test edildiǧini söylüyor. Amerika’nın Avrupa’ya koyduǧu seyehat yasaǧı ve aynı kıtadaki ülkelerin farklı önlemlerinden hareket eden Ko Colijn’e göre, uluslarası ilişkilerin krizlerden alacaǧı ders: ‘ulusal egemenlik virüsü bir kurgu olup, kader dayanışmasının illüzyonları delip geçtiǧidir’.

Korona krizi sürecinde insan hakları ve zorlukları üzerine bir makale yazan Amnesty International’da görevli uzman Nicole Sprokel, açık olmanın ve şeffaf yönetimin Kovid-19’la mücadelede belirleyici olduǧuna işaret ediyor. ‘Hükümetlerin desteǧe ve halkın güvenine ihtiyacı olduǧunu’ söyleyen Nicola Sprokel, ‘elbette saǧlık her şeyin üstünde olmalıdır, ancak fikir ve bilgi edinme özgürlüǧü de ıskalanmamalı’diyor. Devletlerin uygulamada ayırımcılık yapamayacaklarını, insan hakları anlaşmalarının hükümetleri insanları korumak için özen göstermelerini zorunlu kılmaktadır diyen Nicola Sprokel, özellikle savunması zayıf olan ihtiyarların, kronik hastaların, saǧllık çalışanlarının, yoksulların, göçmenlerin ve mültecilerin daha özel ilgiye muhtaç olduklarını belirtiyor. Nicola Sprokel, insan hakları meselesinin iyi zamanların bir lüks ürünü olmadıǧının farkında olunması, iyi bir uluslararası işbirliǧiyle hedefe varılacaǧı ve hükümetlerin bu tür acil durumlarda gücü suistimal etmelerine izin verilmemesi görüşünde.

İnsanlıǧın büyük bir felaketle karşı karşıya kaldıǧını, sonucun nasıl olacaǧını kimsenin bilmediǧi, ülkeler arasındaki sınırların kapandıǧı, ailelerin bölündüǧü, serbest dolaşım ve uçuşların iptal edildiǧi bir dünyanın oluştuǧunu söyleyen Clingendeal Enstitüsü Çin Merkezi uzmanı Rene Cuperus, uzmanlıǧın, liyakatın ve bilginin tekrar popilizm ve yalan haberlere karşı üstünlüǧünü ortaya çıkardıǧına dikkat çekiyor. Ortalarda fazla görünmeyen devletin koronavirüsü ile tekrar geri geldiǧini, devlet ve kamu sektörünün toplumun taşıyıcı gücü olduǧunu görüşlerinin dillendirildiǧini belirten Rene Cuperus, korona salgınının uluslararasından daha aşırı bir mesele olduǧu görüşünde. Buna raǧmen, korona krizinin jeopolitik bir yarışa, ‘Amerika başkanı Trump’un olaya ‘Çin virüsü’ demesi veya Çin’in bir Amerika komplo’sudur demesi, dönüşebilir diyor Rene Cuperus.

Şimdi her koyun kendi bacaǧından asılıyor diyen Gent Üniversitesi öǧretim görevlisi Hendrik Vos, marketlerde görülen alışveriş davranışının ülke yönetimlerinde de görüldüǧünü söylüyor. Oysa, bir ülkenin yapacaǧı yanlışın faturasını diǧer ülkelerde öder. AB Başkanı Charles Michel’in yaptıǧı video konferansından, diǧer konularda olduǧu gibi, bu sefer de bir şey çıkmadıǧına dikkat çeken Hendrik Vos, Birliǧin, mülteciler, terörizm, banka ve virüs krizinde ulusal yönetimleri kendi yöntemlerine bıraktıǧını, olayın acımasız ve umutsuz bir vakıa olunca, bir mucize göstererek umutsuz olguların patronu davrandıǧını söylüyor. Oysa virus, Avrupa’nın içinde. AB, dünya politikasına ile yaptıǧı anlaşmaya uymalıdır diyor Hendrik Vos.

Evet, herkezin, her ülkenin kendi derdine düştüǧü zor ve belirsiz bir sürece şahitlik ediyoruz. Hepimizin farklı dersler çıkaracaǧı bu dönem mikro ve makro düzeyde bir çok deǧişimi beraberinde getiriyor. Sorun küresel olmasına raǧmen, çözümünde şu anda, uluslararası bir işbirliǧi görülmüyor. Hatta yeni kutuplaşmalara da sinyal veriyor gelişmeler adeta. Biz, bireyler olarak müdahale etme şansımızın çok sınırlı olduǧu bu tür süreçlerde, tedbir alarak, sorumluluklarımızın farkına vararak, sabırla ve morelimizi yüksek tutarak, iyi şeyler düşünerek, güzel şeyler hayal ederek, psiokolojik ve biyolojik savunma mekanizmamızı güçlü tutmalıyız.   

Veyis Güngör

29 Mart 2020

Scroll naar boven
Scroll naar top