İslam, İnsan ve İyilik

Hollanda yerel seçimleri arifesinde,  İslam düşmanı Wilders ve partisi PVV yeniden kamuoyu oluşturmayı ve gündemi belirlemeyi başardı. Seçim kampanyasında yayınladığı İslamofobik sloganlardan oluşan görselle kin kustu adeta. Hollanda gündemi tabiiki ırkçı Wilders ile sınırlı değildi. Bir yandan De Telegraaf gazetesinin Hollandalı Türkler ile ilgili kışkırtıcı ve yalan haberleri, bir yanda da Hayvanlar Partisi’nin  altı yıl aradan sonra helal kesimle ilgili açıklaması tesadüf değil tabii.

Wilders’e geri dönersek: Yayınlamış olduğu, yirmi slogandan oluşan ve sosyal medyada dolaşan kısa film, açıkça İslam’ı ve Müslümanlar’ı hedef alıyor. Kısa filmde ayırımcılık ve ırkçılık fışkırıyor. Film ırkçı parti PVV ve Wilders’ın tam bir İslam düşmanı olduğunu bir kez daha, ortaya koyuyor.
Filmdeki sloganlar şöyle: “İslam terördür, İslam kadın düşmanıdır, İslam Yahudi düşmanıdır, İslam köleliktir….”
Bu ve benzeri sloganlar sokak serserilerinin bile kullanmayacağı bir üsluptur. Zaten PVV’nin kabul gördüğü kitleler de bu sloganları sorgulamadan kabul edenlerden oluşuyor. Körü körüne bir İslam düşmanlığı.

PVV ve Wilders’in bu insafsız çıkışlarına diğer geleneksel siyasi partilerin sesini çıkarmaması, yeterince kınamaması, karşı gelmemesi oldukca düşündürücü. Mesela, Merkel’in ‘İslam Almanya’nın bir parçasıdır’ açıklaması gibi bir açıklamayı hükümet ortağı partilerden, VVD, CDA, D66 ve muhalefetten yüksek sesle duymamak çok manidar. Irkcı Wilders’in bu yaptığı çıkış, Hollanda anayasasının birinci maddesine göre suçtur. Zira her türlü ayırımcılık yasaktır. Geleneksel partilerin 21 Mart’ta yapılacak seçimlerde oy kaybetmemeleri gerekçesiyle sessiz kalmaları asla makul bir gerekçe olamaz. Irkçılık ve ayrımcılık hiç bir şekilde normalleşemez, sıradanlaştırılamaz.

Haftalık HP-DE TIJD gazetesi köşe yazarı Meredith Greer, “Wilders, Müslümanlarımızdan elini çek” başlıklı yazısında ilginç bir mukayese yapmış. Greer, “Yahudilik şiddettir, Yahudilik terördür. Yahudilik kadın düşmanlığıdır. Yahudilik homoseksüellik düşmanlığıdır. Yahudilik Hristiyanlık düşmanıdır. Yahudilik köleliktir. Yahudilik can alıcıdır desek, yani İslam ile Yahudiliği yer değiştirsek yer yerinden oynar” diyor.
Greer, artık Hollanda siyasetinde yeterince temsil edilen ırkçı, ayırımcı ve İslam karşıtı söylemlere bir sınır getirilmesi gerektiğini teklif ediyor.

Irkçı ve ayrımcı söylemlerin ve İslam karşıtlığının, daha çok Müslümanlarla hiç bir şekilde münasebeti olmayan Hollandalılar’da görüldüğü bir realitedir. Wilders’ın yayınladığı kısa filmi seyreden ve şoke olan akli selim bir Hollandalı da, hasta arkadaşı Leen’e hizmet veren  üç Müslümanı tanımasıyla şu tesbitleri yapıyor:
“…İslam’ı biz farklı öğrendik. Son yıl, bay Leen hastaydı ve taşeron bir firmadan hizmet aldı. Gelen işçilerin  üç tanesi Müslümandı. Din bunlar için çok önemliydi. Onlardan çok şey öğrendik. Bizim için Fuat İslam’dı. Fuat, Leen öldükten sonra da, maaşının ödenmeyeceğini bilmesine rağmen gelmeye devam etti. Fuat, yardımlaşmanın paradan daha önemli olduğunu söylüyordu. Bizim için Nabil İslam’dı. Bay Leen hastanede yatıyordu. Bedeni çok hassas ve alerjikti. Nabil, sevgi ve şevkatle Leen’in bedenine incitmeden yağ ile masaj yaptı. Bizim için Nidal İslam’dı. Nidal, hiç bir zorunluluğu olmamasına rağmen bay Leen’i hastanede ziyaret ediyor ve gözyaşı döküyordu. Ve bu üç kişi iş arkadaşları Elton ile birlikte bay Leen’in cesedini arabaya taşımışlardı. Sizlere teşekkür ederim. İslam’a teşekkür ederim…”.

Evet. Bir tarafta, İslam’ı bilmeyen, Müslümanlar’ı tanımayan ve iletişim kurmayan, tecrübe edinmeyen İslam düşmanı PVV ve Wilders taraftarları, diğer tarafta, Müslümanlar’a haksızlık yapıldığını yazan köşe yazarı ve Müslümanlar’ın iyiliğine şahit olmuş akli selim Hollandalılar. Yani bir taraftan cahiller, vicdansızlar, önyargılılar, diğer tarafta sağ duyulular ve Müslümanlar’ın davranışlarıyla gönüllerine girilenler, tecrübe edinenler.

Fotograf bu.
O zaman Müslümanlar’ın bu durumda neler yapacağı açıkca belli. İyilik yapmaya devam etmek. İslam, insan ve iyilik yapmak arasında bir denklem kurmak. Yani gönüllere girmeyi başarmak. Tamda bu noktada, Avrupa’yı görmemiş bir Kadri dervişi, Van’lı Bayram abinin şu tavsiyesi aklıma geldi: “Gardaş önce insan olmak lazım, sonra İslam olmak lazım. Önce insan olursanız, İslamlığınız çok ince, çok kibar, çok nazik olur!
Önce İslam olup, sonra insan olmaya kalkarsanız, İslamlığınız çok kaba olur, kırıcı olur, incitir!”.

Bu öğüt bizi, Piri Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’ye de götürüyor aynı zamanda.

Veyis Güngör
18 Mart 2018

Scroll naar boven
Scroll naar top