Adalet ve özgürlük tutkusu: İmam Abdullah Harun

Günümüzde Orta Doğu ve Avrupa’daki yaşananlara bakılırsa insanın pesimist olmaması elde değil. Sanki Samuel Huntington’un yıllar önce ortaya attığı “Medeniyetler Çatışması” teorisi yürürlükte. Suriye merkezli, İran-Türkiye-İsrail-Rusya-Amerika eksenli mini dünya savaşı görüntüsü bir tarafta. Avrupa’nın her yerinde yükselen ırkçı ve popülizm diğer tarafta. Bunlara ilaveten, farklı şehirlerinde yapılan ve düzeni bozan, insanlara zarar veren gösteriler, camilerin kundaklanması ise cabası. Bütün bu gelişmelerden insan olarak etkilenmemeniz mümkün mü? Hele Avrupa’da yaşayan Müslüman, Türk iseniz! Hedef direk sizisiniz. Adeta kültürler, halklar birbiriyle çatıştırılmak isteniyor. Velhasıl içinden geçtiğimiz bu süreç oldukca meşakkatli, çatışmalı ve bir o kadar da karmaşık bir süreç.

 

Ancak, bu grift dönem insanlık tarihinde ne ilk ve ne de son. Bu ve benzeri dönemleri resmeden insanlık tarihinde ve yakın çağ tarihimizde süreçler var. Ve şükürler olsunki, insanlık tarihi bu süreçlerde örnek alabileceğimiz, mücadele vermiş şahsiyetlere şahit olmuş. Kaos dönemlerinde bıkmadan usanmadan doğruyu, adaleti, iyiliği, özgürlüğü savunmuş ve bu değerler için bedel ödemiş isimler var. Bu şahsiyetler, örnek mücadeleriyle insanlığa bir yaşam modeli sunmuşlar. Anadolu ve Kurtuba ruhunu inşa eden, kültür mimarlarımız bu örneklerden sadece bazılarıdır. Yine, zulm ve ayırımcılığın zirveye ulaştığı süreçlerde adalet ve hakikatten saşmayan yakın çağ kahramanları da var. Bunlar tarihe, adalet ve özgürlük tutkusu olanlar olarak geçmiştir. Örneğin eşitlik ve adalet için bir ömür harcayan Malcolm X, Apartheid sistemine karşı şanlı bir mücadele vermiş, hatta özgürlük için canını vermiş İmam Abdullah Harun, yine bir özgürlük abidesi Uygur Rabia Kader hemen aklıma gelenlerden.

 

Malcolm X biraz daha fazla tanınıyor. Oysa İmam Abdullah Harun Güney Afrika dışında pek bilinmiyor. Türkçe yok denecek kadar az eser var hakkında. Kaldıki İmam Harun’un ayırımcı bir sistem içinde verdiği mücadale sadece müslümanlara örnek teşkil edecek şekilde sınırlı değil. Aynı zaman da farklı din ve inançlardan olan insanların da gönüllerini kazanmış birisi İmam Harun. Günay Afrika’da ‘Apartheid’ rejimine karşı Nelson Mendela ile birlikte mücadele verdi. Mendela uzun bir hapis döneminden sonra özgürlüğe kavuştu. Ama İmam Harun cezaevinde türlü işkencelere tabi oldu ve şehit oldu. Ve ilginçtir, cenaze töreninde tıpkı Hz. Pir Mevlana Celaleddin Rumi’nin 13. Yüzyıl Konya’sında görülen bir manzara oluştu. Müslümanlarla birlikte diğer inançlardan insanlar da İmam Harun’un cenaze merasimine katıldılar. Otuz bini aşkın insan cenaze merasiminde hazır oldu. O gün, St. Paul Katedrali’nde ilk kez Kur’an okundu.

 

Peki, İmam Abdullah Harun’u bu kadar önemli kılan, farklı inançlardaki insanların bile gönlünü kazanan özelliği neydi? Hiç şüphesiz ve tek kelimiyle özgürlük ve adalet tutkusuydu. Hem de bütün insanlık için savunuyordu adaleti ve özgürlüğü. Bakın, İmam Harun mücadelesini şu cümlelerle özetliyordu:  “Bizim amacımız beyaz ırkı yok edip yerine siyah ırkı getirmek değildir. Maddeye dayanan bir ayaklanma hiç değildir. Bizim davamız Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyen ırkçı-laik Güney Afrika Cumhuriyetine karşıdır. Müslüman olsun, Hıristiyan olsun, beyaz olsun, siyah olsun insanları sömürüden ve zulümden kurtarıp özgürlüklerine kavuşturmaktır. Biz ırkçı değiliz. Biz insanların bir tarağın dişleri gibi eşit olduğuna inanırız. Ve her kim olursa olsun bu inancımızı kaim kılıncaya kadar mücadeleden geri durmayacağız.” (dunyabulteni.net)
Evet, İmam Harun bu doğrultuda yıllarca mücadele verdi. Hor ve hakir görüldü. Hapse atıldı. İşkence gördü. Özgürlüğü kısıtlandı. Ama gönülleri kazandı. O, Afrikalılar özellikle Afrikalı anneler için bir kahramandır, bir efsanedir.

2017 yılı Hollanda-Güney Afrika ilişkilerinin 400. yılıydı. İmam Harun’u tanıtmak için bir program düzenlemeyi planladık. Ancak ne Güney Afrika Büyükelçiliği ne de çevremizde İmam Harun’u anlatacak birisini bulamadık. Nasip olursa önümüzdeki dönem Biyografi Okumalarında tanıyacağız İmam Harun’u.

Avrupa’daki Müslümanların, Türklerin gün be gün artan İslamafobi, ayırımcılık, adaletsizlik, ırkcılık ile karşı karşıya oldukları aşikar. Bu zor ve meşakkatli bir süreçtir. Yaşanan çetin süreç yeni mücadele metodlarının geliştirilmesini beraberinde getirecektir. Ve bu süreçte, geliştirilecek mücadele şekli tüm insanlık için hayırları olacak ‘fazilet, iyilik, adalet, doğruluk, özgürlük, merhamet’ gibi değerlerin öne çıkarılacağı ve hakim kılınacağı bir mücadele şekli olmalıdır.

Adalet ve özgürlük her birimiz için bir tutku, bir misyon olmalıdır.

Veyis Güngör
Mart 2018

Scroll naar boven
Scroll naar top