Hollanda Temsilciler Meclisi seçim sonuçları aşağı yukarı kesinlik kazanmaya başladı. Resmi olmayan sonuçlara göre, seçimin en büyük kazananı D66 Partisi lideri Sigrid Kaag oldu. Partisi, kazandığı 24 milletvekili ile, D66’nın siyasi tarihinde rekor kırdı. Kaag, Hollanda siyasetinde sıradışı davranışları ve son seçimlerde yapılan televizyon programında ırkçı lidere verdiği amansız cevaplarla dikkatleri üzerine çekti. Sigrid Kaag’la ilgili yaklaşık üç yıl önce (13 Nisan 2018) kaleme aldığım yazıyı, siz değerli okuyucularıma tekrar sunmak isterim.
…..
III. Rutte kabinesinde bir bayan Bakan var. Göreve
geldiği günden itibaren, dikkatleri üzerine çekiyor. Alışılagelmişin dışında
bir Bakan. Arapça konuşuyor. Filistin davasını savunuyor. Fransız muhabire
Fransızca konuşuyor. Kudüs’de, Amman’da, Cenevre’de, Şam’da, New York’da üst
düzey görevlerde bulunmuş. İki yıl önce Ban Ki-Moon (BM) tarafından Lübnan özel
elçisi olarak görevlendirilmiş. Uzman, tecrübeli ve dünyayı tanıyan bir
bürokrat.
Evet bu çok yönlü kişi, geçtiğimiz aylarda kurulan III. Rutte kabinesinde, Dış
Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı olarak görev alan Sigrit Kaag’dır.
İsterseniz, Sigrit Kaag’ı kısaca tanıyalım:
Kaag, Utrecht Üniversitesinin Arapça ve Orta Doğu, Oxford’un Uluslararası İlişkiler
ve Orta Doğu bölümlerini bitirmiş. Öğrencilik yıllarında Arap-İsrail çatışması
ve Petrol Politikası üzerine tez hazırlamış. Londra’da Shell’de, Hollanda
Dışişleri Bakanlığı’nda, Birleşmiş Milletler’de, Unicef’de çalışmış. Filistin
lideri Yaser Arafat’ın önemli adamlarından diş doktoru, eski politikacı ve Filistin
İsviçre Büyükelçiliği de yapan Anis al-Qaq ile evlenmiş. Dört çocukları var. Evde
İngilizce, Fransızca, Arapça ve Holllandaca konuşulur. Bakan olmadan önce görev
yeri Beyrut idi. Şimdi ise, Hollanda hükümet ortağı olan D66 Partisi adına
üçüncü Rutte kabinesinde Bakan.
Sigrit Kaag’ın uzmanlık alanı çok ilginç. Şu an üstlendiği Bakanlık portföyü ile tam bir uyum sağlıyor. Bakan Kaag, mülteci kamplarını ziyaret eden, Hizbullah ile görüşmeler yapan, siyasi liderler, Devlet Başkanları, Dışişleri Bakanları ile konuşan birisi olarak tanınıyor. Görüşmelerin içeriği ise malum: Lübnan meselesi, çatışmaların önlenmesi, barış, güvenllik, radikalleşme, yoksullukla mücadele. Sigrid Kaag , 2014 yılında BM misyonu ile Suriye’deki kimyasal silahların imha edilmesini sağladı. Suriye’de çok meşhur olan Sigrid Kaag ‘Iron Lady’, demir bayan olarak anılmakta.
Peki, bu kadar yoğun işi olan Sigret Kaag nasıl Bakan
oldu?
Bu soruya Kaag şu cevabı veriyor: ‘‘Bir
çok insan, ‘Lübnan’ı bırakıp gelmek zor olmadı mı?’ diye soruyor. Zira, BM
Elçisi olarak milyonlarca mülteciden sorumlusunuz. Lübnan’da son üç yıl son
derece kritik anlar yaşadım. Suriye savaşı o kadar yakındı, ölen insanlar…
Benim için de bir anda Lübnan’dan ayrılmak garip oldu. O kadar hızlı gelişti ki
olaylar, ‘Bakanlık benim için zordur’ deme fırsatı bile bulamadım. Çocuklara
söyleme zamanım bile olmadı. Oğlumun biri eğitim için Hollanda’ya gelmişti.
Arkadaşlarından duymuş. Beni aradı ve ‘Anne herhalde benim kaldığım şehre
yerleşmeyeceksin’ diye şaka yaptı..’’
Yani Sigrit Kaag’ın Bakan oluşu tam bir sürpriz.
Kaag, Lübnan’da eşyalarını tam olarak toplayamamış. ‘Valizlerim var Lübnan’da’ diyor Ekim (2017) ayının sonunda D66
Partisi lideri Alexander Pechtold Sigrid Kaag’ı telefonla arar. Ulaşamaz ilk
önce. Daha sonra, ‘D66 olarak hükümete
girersek, Bakan adayımızsın’der Pechtold. Zira, Sigret Kaag, başarılı bir
Birlemiş Milletler diplomatı olarak, Pechtold’un uzun zamandır kafasındadır.
Çünkü bayan Kaag, New York’da BM, Cenevre ve Orta Doğu tecrübesi, iyi bir müzakereci
ve dünyayı tanımasıyla, Bakanlık için ideal bir isimdir.
Sigrit Kaag’ın Bakan olmasından rahatsız olanlar oldu
tabii ki. Zira Bakan Kaag, BDS (Boycot,
Desinvesteringen and Sancties) ‘Filistin İçin İsrail’e Boykot Girişimi’
hareketini savunanlardandır. D66 Partisi’nin bazı sol görüşlü üyeleri de
rahatsızlıklarını dile getirdiler. Hükümet ortağı VVD (Liberal Parti) ve CU
(Hristiyan Birlik) Partisi yer yer BDS hareketini hedef alan açıklamalarda
bulunuyorlar. Dolayısiyle Sigrit Kaag’ın İsrail politikası merak ediliyor.
Diğer taraftan, Şubat ayında Hollanda Dışişleri Bakanı Zijlstra’nın istifa
etmesiyle Sigrit Kaag Hollanda Dışişlerine vekalet etti. Tamda bu sıralarda
Hollanda Meclisi’nin sözde Ermeni soykırımını tanıma süreci gündemdeydi. Tabii ki
Dışişleri Bakanlığı’na vekalet eden Sigrit Kaag’a eleştiriler yağdı. Zira Kaag,
Meclisin 1915 olaylarını soyrıkım olarak tanımasının Türkiye-Ermenistan
ilişkilerini iyileştirmeyeceğini savundu. Bu süreçte III. Rutte Kabinesi ‘soykırım’ kavramı yerine ‘meselesi’ kavramını kullandı. Türkiye
ile parallellik oluştu. Kabinenin sözde Ermeni meselesine böyle yaklaşması
Trouw gazetesi köşe yazarı Sylvain Ephimenco’yu çileden çıkardı. Rahatsız etti.
Evet. Oldukca renkli, çok yönlü ve sıradışı bir Bakan olan Sigrit Kaag,
bazı çevreleri rahatsız ediyor. Ancak, şu dönemde, Avrupa’da popülizmin geçer
akçe olduğu süreçte, dünyayı bilen ve okuyan birisinin, Hollanda kabinesinde
yer alması önemli bir şans. Hollanda’nın içe kapanması yerine, dış dünyayla
ilişkiler kurması için önemli bir fırsat. Avrupa’nın içinden çıkamadığı göç ve
mülteciler meselesi için de önemli bir değer Sigrit Kaag.
D66 Partisi lideri Alexander Pechtold’u Avrupa’da yükselen popülizme inat böyle
bir seçim yaptığı için tebrik ediyorum. Hollanda, mülteciler ve insanlık
kazanacak….
Veyis Güngör
13 Nisan 2018