Gazeteci devlet sırlarını ifşa edebilir mi?

Hollanda gündemini günlerdir meşgul eden konulardan birisi de hiç şüphesiz bir gazetecinin yayınlayacağı kitapta devlet sırlarını ifşa etmesi meselesi. De Volkskrant gazetesi muhabiri Huid Modderkolk’un daha yayınlanmamış “Savaş var fakat kimse görmüyor” adlı kitabında Hollanda Güvenlik ve İstihbarat Dairesi (AIVD) ile ilgili bilgiler varmış.

Olay mahkemeye intikal etti. Ve hakim, kitaptan ‘Hollanda Güvenlik ve İstihbarat Dairesi (AIVD) ile ilgili’ bölümün çıkartılmasına karar verdi. Tabiiki bu karar Hollanda gibi bir hukuk devletinde basın özgürlüǧü çerçevesinde yeni tartışmaları beraberinde getirdi. Özgürlük, düşünce özgürlüǧü sınırsız deǧildi. Kitapta yer alan bilgi, başkalarının hayatını tehlikeye sokacaǧından hareketle kaldırılmalıydı.

De Volkskrant gazetesi muhabiri Huid Modderkolk’ın aǧustos ayında piyasaya çıkacak kitabı dijital casuslukla ilgiliydi. Olayın mahkemeye taşınması ve hakimin karar vermesi, bize kitabın yayınlanmadan önce Hollanda Güvenlik ve İstihbarat Dairesi (AIVD) tarafından okunduǧunu gösteriyordu. Zira, uzmanlara göre bu tür dava örneklerinde, ancak kitap yayınlandıktan sonra mahkemeye gidilirdi.

Mahkemenin kararı üzerine, Medya Grubu (de Volkskrant, Trouw, het AD ve Het Parool) hukukcularından Marc van Breda, de Volkskrant’a verdiǧi söyleşide, daha önce örneǧi görülmeyen karar karşısında şok olduklarını belirtiyor. Şu açıklamayı yapıyor: “Yer yer yerel siyasilerin yazdıklarımızdan rahatsız olduklarını biliyoruz. Ancak, mahkemeye gidenler daha çok, özel sektor ve girişimciler. Devletin, hem de yayın öncesi, mahkemeye gitmesi, görülmemiş bir olay. Bu sansüre benziyor. Ancak, çok olaǧanüstü hallerde hakim yayın yasaǧı koyabilir”.

Peki, tam da bu sırada, kitap yayınlanmadan önce, AIVD’deye neden verildi?  ya da yazar kitabı yayınlamadan önce AIVD’ye vermeye zorunlu muydu?, yazar ve AIVD arasında böyle bir anlaşma mı vardı? soruları gündeme geliyor.

Anayasa’ya göre, yayınlar yayınlandıktan sonra deǧerlendirilir. Aksi takdirde bunun adı sansürdür. Ancak uzmanlar, yazarların, özellikle araştırmacı gazetecilerin, söyleşi yaptıkları kişi ve kurumlarla aralarında yaptıkları sözlü anlaşmaya göre, ilgili bölümün, yayınlanmadan önce okunması, görülmesinde hemfikir olurlar. Ama bir kitabın yayından önce tamamının bir kurum tarafından okunması sıra dışı bir gelişmedir.

Devlet sırrı nedir? Nasıl tanımlanabilir? Genel anlamda, ‘devlete ve devletle birlikte çalışana zarar verebilecek bilgilerin yetkisiz ve ilgisiz kişi ve kurumlarca bilinmesi’ olarak tanımlanabilir. Bu noktada devletin güvenliǧi önemlidir. Böyle olunca AIVD, neyin devlet sırrı olacaǧına anında karar verebilir. De Volkskrant muhabiri Huib Modderkolk kitabının AIVD ile ilgili bölümünün hakim tarafından yasaklanması bu şekilde gelişmiştir. Zira, gerekcede kitaptaki ilgili bölüm bazı kişilerin hayatını tehlikeye sokabilir deniliyor. Ve bu bölümün çıkartılması hükmüne varılıyor.

Hukukcu Marc van Breda’nın, devletin bu baskıcı uygulamasına karşı bir şey yapılabilir mi? Sorusuna verdiǧi cevap şöyle: “Düşünce özgürlüǧü, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazları arasındadır. Tabiiki bu mutlak bir hak deǧildir. Sınırlamalar var. Ama devlet olarak, bir gazetecinin düşüncelerini sınırlandırmayı çok iyi sebeplerle açıklaman gerekir. Gazetecenin düşüncesini, devletin müdahalesi olmadan, açıklamasını düşünüyorum”.

Evet, her ne kadar, bir gazeteci, düşüncelerini devletin müdahalesi, karışması olmadan, açıklayabilmesi öngörülse de, kurumların itibarı, kişilerin hayati tehlikesi, gazetecilere düşünce özgürlüǧünün ‘mutlak bir hak’ olduǧu yetkisini vermiyor. Hele, sözkonusu tartışmalı bir konu olan ‘devlet sırrı’ olunca, bu hak artık sözkonusu bile olamaz. Dolayısiyle, yazının başlıǧına geri dönelim ve ‘gazteci devlet sırlarını ifşa edemez’ diyelim.


Veyis Güngör
17 Temmuz 2019

Scroll naar boven
Scroll naar top