Bozkurt kolyesi ve referandumda evet…

Türkiye’de anayasa değişikliğine dair yapılan referandumun üzerinden tam bir hafta geçti. Referandum öncesi, Avrupa’nın kahir ekseriyeti olanca güçleriyle ‘hayır’ çıkması yönünde efor sarfetti. Ama istedikleri olmadı. Türkler Avrupa’yı yanılttı. Avrupa medyası bir haftadır Türkler’in neden böyle davrandıklarını yazmaya ve tartışmaya devam ediyorlar.
Gelin birlikte nelerin konu edildiğine, nelerin gündeme geldiğine bir göz atalım.

Reaksiyonlara, yorumlara girmeden önce, 16 nisan pazar günü sandığa giderek oylarını kullanıp, tercihlerini yapan milletimizi tebrik eder,  vermiş oldukları karara saygı duyduğumu ifade etmek isterim. Tabiiki, 16 nisanda Türkiye’de yapılan halk oylaması sonuçları, sadece Türkiye’deki vatandaşlarımızı değil, aynı zaman da Avrupalı Türkleri, Balkanları, Orta Doğu’yu velhasıl tüm dünyadaki kültür ve gönül coğrafyamızı çok yakından ilgilendiriyor.
Türkler’in sevinci ve üzüntüsü sadece Türkiye ile sınırlı değil.

Referandum sonuçlarını Amsterdam Türkevi lokalinde bir grup dostla birlikte izledik. Sandıkların kapanmasını takiben ilk bilgi bizim saatle, 15:34’de, gazeteci yazar Çetiner Çetin beyden geldi: Açılan sandık %1.89 EVET: %78, HAYIR: %22.
Çok geçmedi, sonuçları televizyon ekranından seyretmeye başladık.
Ve netice malum…
O akşam Hollanda televizyonu referandumun eşit şartlarda yapılmadığı yorumunda bulurken, Türkler Rotterdam’daki Erasmus Köprüsü’ne Türk bayrağı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın resmini asıyorlardı.

Ertesi gün, Paskalya tatili olmasına rağmen, Türkiye referandumu sonuçları ile ilgili Avrupa’dan ilk tepkiler geldi. Hollandalı ırkçı ve faşist lider Wilders, Twitter’da “Türkiye, daha fazla İslamofaşizmi ve totaliterliği seçti” cümlesini yayınladı. Wilders devamında “Hollandalı Türkler topluca evet verdi. Evet’ oyu verenler topluca Türkiye’ye dönmelidirler” dedi.
Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz da, Türkiye’de çıkan EVET’in Avrupa Birliği’ne Hayır sinyali verdiğini, buna bir Avrupa Birliği’nin açıklama yapması gerektiğini belirtti. Mülteci ve Göçten Sorumlu Devlet Bakanı Theo Francken da twitter hesabından, “Diyanet’in AK Partiye, özellikle Belçika’da çalıştığını” belirterek, bu teşkilatın mercek altına alınması gibi ifadelerde bulundu.
Yine Belçika’dan Flaman Hıristiyan Demokrat Partisi’nin (CD-V) milletvekillerinden Hendrik Bogaert, Türkiye’deki referandumda ‘evet‘ diyenlerin çifte vatandaşlığına son verilmesini istedi.

Bu ilk gün verilen reaksiyonlardan sonra, hafta boyunca yorumlar artık Erdoğan’ın diktatörlüğü üzerine yoğunlaşıyordu. Güya Türkler, hasseten Avrupa’daki Türkler demokratik haklarını kullanarak bir diktatörün seçilmesine destek vermişlerdi. Zira Belçika’da yüzde 79,4 Hollanda yüzde 76, 7 ile ‘Evet’ oylarını veren ülkeler arasındaydı.

Peki neden bu kadar ‘Evet’ oyu fazla çıkmıştı?
Bu sorunun cevabını vermeye yardımcı olacak bir hatıramı kısaca ifade edeyim.

Yirmi yıl önceydi. Hollanda medyası çeşitli sebeplerle Türk gençlerinin üzerine gidiyor, başarılı olan gençleri bir şekilde ‘Bozkurt’ olarak ilan ediyor ve topluma katılımlarını neredeyse engelliyordu. O gün, bu durumun normalleşmesine katkıda bulunmak için Amsterdam Üniversitesi Psikoloji bölümü Türk gençleri üzerine bir alan araştırması yaptı. Anket yapılan gençlerin bazılarının boyunlarında Bozkurt kolyesi vardı. Neden bu kolyeyi taşıyorsunuz sorusuna verilen cevap şöyleydi: ‘Hollanda basını bir konu hakkında olumsuz yazılar yazıyorsa, o bizim için iyidir. Onun için Bozkurt kolyesi takıyoruz’.

Aradan yirmi yıl geçti. 16 Nisan Türkiye referandumu ile ilgili Avrupa medyası ezici oranda Türkiye ve Erdoğan karşıtı yayınlar yaptılar. Bu karşıtlık günlerce aylarca devam etti. Yayınlar normal şartlarda hayır diyecek bir kısım Türkleri de evet demeye yönlendirdi. Yirmi yıl önce 18, 20 yaşında olan Türk gençleri bugün 40 yaşındalar. O zaman Hollanda medyasının yayınlarına nasıl tepki gösterip Bozkurt kolyelerini takmışlarsa, 16 Nisan referandumu oylamasında da Hollanda medyasının hayır istemesine rağmen, onlar evet oyu vermişlerdir.

Netice olarak söylemek gerekirse; Hollanda medyası tabiiki Avrupa medyası da aylardır yapmış olduğu yayınlarla, Türkiye’de yapılacak anayasaya değişikliği referandumunu bir Erdoğan meselesi haline getirdi. Yani Referandumu Erdoğan düşmanlığına indirgedi. Adeta bir algı metoduyla, Avrupa 16 Nisan referandumunu Erdoğan’a daha fazla güç verilen bir oylama olarak sundu. Oylamanın içeriği hakkında çok fazla yazılıp çizilmedi. Böylece Avrupalı Türkler, Avrupa’nın bu tutumunu Erdoğan’a yapılan bir haksızlık olarak gördü. Tavırlarını da sandığa yansıttılar.  Böylece Avrupalılar bu tavırdan şoke oldular.

O zaman Avrupalı siyasiler, karar vericiler, düşünürler Avrupalı Türklerin referandumda neden evet verdiklerini bir kez daha düşünmeliler. ‘Evet veren Türkleri Türkiye’ye gönderelim’ gibi açıklamalar yerine, Türkler’in sosyolojisini anlamaya gayret göstersinler.

Veyis Güngör
25 Nisan 2017

 

Scroll naar boven
Scroll naar top