Avrupa’nın merkezinde havaya silah sıkmak

İki gündür (sosyal) medya kaynıyor. Avrupa’nın kalbi, Brüksel yakınlarında bir düǧünde havaya silah sıkan gençlerin görüntüleri, Belçika ve Hollanda’da dolaştırılıyor. Öyleki, silahtan çıkan mermi kovanları bile yayınlanan videoda yer alıyor. Tek kelimeyle dehşet ve korkutucu bir sahne. Savunulacak, yorumlanacak, açıklanacak bir tarafı yok. Havaya silah sıkmanın gelin alma töreniyle alakası da yok. Türkün böyle bir geleneǧi de yok.

                                                       
Ve havaya silah sıkma olayı yerinde kalmıyor. Sosyal medya aracılıǧı ile geniş kitlelere yayılıyor. Siyaset devreye giriyor. Hasseten aşırı saǧ partilere gün doǧuyor. Ve daha sayamayacaǧımız hesap edilemeyen etkilere yol açıyor Belçika’da bir düǧünde havaya sıkılan kurşunlar.

Sosyal medyada Belçikalıların verdikleri tepkiler, yorumlar yenir yutulur cinsten deǧil. Irkçıların tepkilerini tahmin edebiliyorsunuz. Biliyorsunuz. Ama sıradan vatandaşın, korkuyla verdiǧi mesaj ve yorumlar insanı derin derin düşündürüyor. Ne Türklerin Belçika’ya uyumları kalıyor, ne Türklerin Avrupa’da yerlerinin olduǧu ne de magandalıǧımız. Ayrıca, Belçikalı siyasiler, örneǧin ırkçı Vlaams Belang Partisi, büyük bir hevesle silah sıkma anlarını sosyal medya hesabından paylaşıyor. Bu görüntülerin toplumumuza ait olmadıǧı yorumunu yapıyor.

Bir kaç gün önce, Belçika’da bir düǧünde havaya sıkılan kurşunlarla, Avrupalı Türkler her yönden ateş altında. Olay elbette düǧünde havaya silah sıkmakla sınırlı deǧil. Bunun önceside var ne yazıkki. Hatırlanacaǧı üzere, geçen yıl, yine Belçika’da bir düǧün konvoyu otobanı kapatmış ve 18 Türk mahkemelik olmuştu. O zamanda, benzeri yorumlar yapılmıştı.


Belçika’da bunlar yaşanırken, bir başka sancılı ve şiddet kullanılan düǧün vakıası da Hollanda’da yaşandı. Bir hafta önce, Rotterdam’da düǧün konvoyunun tempolu korna çalmasıyla polis düǧün konvoyunu durdurdu. Polis ile konvoyda yer alan gençler arasında tartışma yaşandı. Tartışma esnasında, hala yakalanamayan bir genç bir polisi bayılıncaya kadar dövdü. Damat da dahil gençler sorguya alındı. Artık düǧün nasıl yapıldı, varın siz karar verin. Ve medya, ‘Türkler polis dövdü’ başlıklı haberlere yer verdi.

Belçika’da olduǧu gibi, Hollanda’da da medya ve hasseten sosyal medya hemen harekete geçti. Polise yapılan saldırı asla kabul edilemez, bu tek kelimeyle saygısızlıktır ifadeleri kullanıldı. Arkasından siyaset devreye girdi. Irkçı partiler başta olmak üzere hemen hemen her parti olayla ilgili açıklamalar yaparak, polisin tartaklanması ve yumruklanmasının asla kabul edilemeyeceǧini belirttiler. Olayın yaşandıǧı Rotterdam Belediye Başkanı Ahmet Abutalip de harekete geçerek, Türklerin ve Faslıların düǧün ve eǧlencelerinde bir takım yaptırımlar getirileceǧini söyledi.

Belçika’daki havaya kurşun sıkma görüntülerini bir kaç kez izledim. Elinde silah olan genç gayet rahat. Muhtemelen Belçika doǧumlu. Kendisini Belçika’da yabancı hissetmiyor. O kadar soǧukkanlı davranıyor. Ancak, gencin bu kadar kendini evde hissetmesi, Türkiye’de bile artık kabul edilmeyen düǧün merasimlerinde havaya kurşun sıkma, kabul edilebilir cinsten bir hareket deǧil. Olayın sosyal boyutunun nerelere kadar gideceǧi, bir Türk gencinin bu hareketkinin Belçika Türk toplumunun genelini kapyasayacaǧı hesap edilmelidir.


Şimdi, eǧri oturup doǧru konuşalım. Gerek Belçika’da gelin alma esnasında havaya sıkılan kurşunlar, yerlere düşen kapsuller, gerek Rotterdam’da düǧün esnasında polisin çok aǧır bir şekilde yumruklanması nasıl izah edilebilir? Bunların Türk adet, gelenek ve görenekleriyle ne alakası var? Ne güzel, davul ve zurnalar eşliǧinde, Belçikalı ve Hollandalıların da camlardan gülerek seyrettikleri gelin alma töreni varken, ölüm tehlikesi bile olan, havaya kurşun sıkma da neyin nesi? Neden kendi ellerimizle özgürlüklerimizi kısıtlamaya yöneliyoruz? Neden sevinmede, eǧlenmede, üzülmede ölçüyü kaçırıyoruz?

Veyis Güngör
5 Eylül 2019

Scroll naar boven
Scroll naar top