Avrupa Türk diasporası 2016’yı nasıl hatırlayacak?

Her kurum, devlet, toplum geride bırakılan bir yılı nasıl değerlendiriyorsa, biz de Avrupa Türk diasporası olarak 2016’yı öyle değerlendirmeliyiz? Bu yıl içinde Türkiye’de ve Avrupa’da hatta gönül coğrafyamızda yaşanan önemli olaylar üzerinde düşünmeliyiz. Olayları yorumlamalıyız. Hafızamızı tekrar zorlamalıyız. Gelecek nesillerimize 2016’yı anlatacak yazılı, sözlü belgeler bırakmalıyız. Böyle bir çalışmayı bireyler olarak yapabileceğimiz gibi, kurumlar olarak da yapmalıyız. 2016’ya, aynaya bakar gibi bakmalıyız. Yansımaları, görebildiklerimizi, hatırladıklarımızı yazarak, bilerek 2017’ye girmeliyiz…

İkilem arasında diaspora…
2017 yılının milletimize ve insanlığa hayırlar getirmesi dileğine hazırlanıyorduk. Ama bu dileğimiz adeta kursağımızda kaldı. 2016’nın son bir saatine girmiştik ki İstanbul kana bulandı. Avrupa ile Türkiye arasında iki saat fark vardı. İstanbul saldırısını öğrendiğimizde, henüz Avrupa’da havaii fişekler atılmamıştı. Biz televizyonlarımızın başında İstanbul’daki olayın ayrıntılarını, yüreklerimiz yanık bir halde takip ederken, dışarıda havai fişekler atılmaya başlamıştı… Avrupalı komşularımız yeni yıla girmenin heyecanıyla havai fişekler atıyorlardı. Bunlardan çıkan dumanlar sokakları adeta savaş alanına dönüştürmüştü.
İşte diasporanın ikilemini bu saatlerde bir defa daha gördük. Bir tarafta, terör saldırısı sonucu hayatını kaybedenler, diğer tarafta sevinçten milyonlarca euro harcayıp havaya atılan fişekler. Bir taraftan acılı İstanbul, bir tarafta eğlenceli Brüksel…

15 Temmuz felakati…
Evet. 2016’nın Türkiye’miz için asla hafızalarımızdan silinemiyecek olayı şüphesiz FETÖ ve işbirlikcilerinin 15 Temmuz kanlı kalkışmasıdır. O gece, Türk ordusu üniforması içinde kamufle olmuş hainlere milletçe bir tokat atıldı. Milli irade harekete geçti. Başkomutanın isteğiyle millet sokaklara çıktı ve darbe verilen şehit ve yaralılarla püskürtüldü. O gece, silahını Türk Milletine doğrultan hainlere selam durulmadı. Tankların üstüne çıkıldı. Türk milleti tarih yazdı. 15 Temmuz, tarihe Türk milletinin Milli, Sivil ve Demokratik Mücadele örneği olarak yazıldı. Yeniden bir dirilişin tarihiydi…

Mülteci krizi, nasyonal sosyalizm ve  ırkçılık….

İçinde yaşadığımız Avrupa için de 2016 adeta bir felaketler yılı olarak tanımlanabilir.  2016’da ekonomi Avrupa’da bir ivme kazandı. Ancak, AB demokrasisi 2016’da fırtınalı bir yıl geçirdi. Karamsarlık hakimiyetini sürdürüyor.  Avrupa 2016’da bir mülteci krizi yaşadı, sınavdan geçti ve kaybetti. Bunun bir karşılığı olarak nasyonal sosyalistler, aşırı sağ ve popülistler yükselişe geçti. Göç ve Avrupa karşıtı hareketlere yöneliş başladı.  Brexit ve Donald Trump’un Amerika’da seçimleri kazanması Avrupa’yı şoke etti. Bu gelişmeler Avrupa’ya demokrasi, özgürlük ve barışın ne kadar kırılgan ve geri dönüşümlü olduğunu hatırlattı. Hatta o kadar ileriye gidildi ki, Trump’un 2016’da seçimleri kazanması 1933’de Hitler’in seçim kazanmasıyla eşdeğer olduğu yorumu yapıldı.

2016 aynı zaman da  AB ve Türkiye’nin mülteci/göçmen krizini sonlandırmak için yaptığı kapsamlı anlaşma yılı olarak hatırlanacak. Buna rağmen 2016’da Akdeniz’de hayatını kaybeden mülteci sayısı ne yazıkki, beş binden fazla.

Terör saldırıları…

2016, ne yazıkki terör saldırılarının küreselleştiği bir yıl olarak hafızalarımızda kalacak. Türkiye’mizde –Ankara, Diyarbakır, İstanbul, Mardin, Adana, Gaziantep, Kayseri- yaşanan terör olayları 2016’nin milletimiz için ne kadar acı bir yıl oluğunu gösteriyor. Ne acıdır ki, 2017’nin ilk saatlerinde de bu kahpe saldırılar devam ediyor.

Her ne kadar terör saldırılarının önemli bir bölümü Avrupa sınırları dışında yaşansa da, Brüksel, Paris, Berlin ve Nice terör saldırıları Avrupa’nın her köşesinde hissedildi. Özellikle son Berlin terör saldırısını yapanın, eylem sonrası Hollanda, Fransa ve İtalya’dan geçmesi,  sınırların tekrar kapanması tartışmasını gündeme getirdi.
2016’da terör saldırıları ne Türkiye ne Avrupa ülkeleriyle sınırlı kalmadı maalesef. Irak, Suriye ve diğer ülkelerde de terör can almaya devam ediyor. Ne yazıkki terör örgütleri siyasi araç olarak kullanılmaktadır. Terör küreselleştirilmiştir. Ama, terörü küreselleştirenlerin bir gün terörle karşılaşmaları da büyük olasılıktır…
Evet. Avrupa Türk diasporasının 2016’dan hatırladıkları olayların bazıları başlıklar halinde böyleydi. Sancılı, acılı, matemli, kısaca felaketlerin baskın olduğu bir yıl oldu 2016…
Tüm bu olaylara karşın, Avrupa Türk diasporası bir tarih şuuru içinde geleceğe ümitle bakmalıdır. Ve günümüz insanlığının, bir defa daha, ecdadımızın bin yıl önce ‘Kafir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırma. Kalb kırmak, Allahü tealayı incitmek demektir’ ifadesiyle insanlığa sunduğu Medeniyet tasavvuruna muhtaç olduğunu bilmelidir…

 

Veyis GÜNGÖR
2 Ocak 2017

 

Scroll naar boven
Scroll naar top