ABD ticaret savaşının, Avrupa’daki akibeti ne olacak?

Sosyal ve siyasi hareketlere katıldığımız günden itibaren ‘Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi’ sloganı attık.
Sadece Amerikan mı?
Hayır. ‘Kahrolsun Sovyet-Rus Emperyalizmi’, ‘Kahrolsun Komünizm’, ‘Kahrolsun Faşizm’ sloganlarıyla büyüdük. Yani her türlü emperyalizme karşıydık. Karşıydık ama, o gençlik yıllarımızda, tam olarak neye karşı olduğumuzun da idrakinde değildik. Burası ayrı bir nokta, tabii.
Yıllar içerisinde, Sovyet-Rus rejimi dağıldı. Akıllı lider Mihail Gorbaçov’un, Glastnost ve Perestroyka’sını yaşadık Yani Sovyet rejiminde “açıklık” ve “yeniden yapılandırma” dönemini gördük. Bu süreçte, yani yirmi yılı geride bırakan bu süreçte, yeni Türk devletleri doğdu. Elbette Sovyet-Rus emperyalizminin etkilerinin kolay silinmesini beklemek mümkün değildir.
Ve bugün Rusya, yirmi yıldır Devlet Başkanı Vladimir Putin ile, yani ‘karşı konulamayan lider’ tarafından yönetiliyor. Ve Putin, ekonomik gelişmelere yön verip, Rusya’yı yeniden küresel bir güce dönüştüren lider olarak karşımızda.
Buna karşılık Amerika, 2016’nın kasım ayında başkanlığa seçilen Donald J. Trump ile dünya gündeminde. Hatırlamakta yarar var. Tabiri caizse, Trump seçildiğinde Avrupa’da yürekler ağıza gelmişti. Sanki, bu aylarda dünyamızda yaşananlar o gün bir çok Avrupalı sağduyulu insan tarafından hissedilmişti.
Seçildiği günden itibaren, adeta bir mafya babası gibi hareket eden Trump, dünyanın bir çok liderine posta koymaya devam ediyor. Trump hem posta koyuyor hem de Kuzey Kore lideri Kim Jong ile, Rusya lideri Putin’le buluşmalar yaparak dünyaya korku salmaya devam ediyor. Bu da yetmiyor, NATO toplantısı ve devamında, Londra ziyareti esnasında, Alman Şansölyesi Merkel ve İngiliz Başbakanı May’ı rencide eden bir tutum sergiliyor.
Dünyaya korku salan Trump, aynı zamanda Amerika’daki sağduyulu düşünürleri ve büyük bir kitleyi de rahatsız ediyor. Bu bağlamda, en yakınındaki insanlar günlerdir Trump’un nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu yazmaya devam ediyorlar. Örneğin, eski çalışanı Omarosa Manigault Newman, yazmış olduğu kitapta, Trump’u şöyle tarif ediyor: ‘Kime saldıracağı öngörülemeyen ve kendine hakim olamayan bir ırkçı’, ‘kaos ve bölünmüşlükten zevk alan birisi’.
Eski FBI Başkanı James Comey, anılarını yayınladığı kitapta Trump’u, ‘Etik değerlere ve doğrulara bağlı olmayan, kendine kayıtsız şartsız sadakat isteyen mafya babası gibi biri!’ olarak tanımlıyor.
Evet, Amerika böyle birisi tarafından yönetiliyor.
Ne yapacağı öngörülemeyen bu kişi, geçtimiz aylarda Avrupa ile bir ticaret savaşı başlattı. Yani ABD, Avrupa ülkeleri için de çeşitli ürünlerde gümrük vergileri koydu. Amerika’nın, ulusal güvenliği bahane ederek koyduğu gümrük vergileri uygulamasına Avrupa da karşılık verdi. Ve adı konmayan bir ticaret savaşı başladı. Savaş sadece çelik ve alüminyum ile sınırlı olmayıp, yüzlerce farklı ürünü de içine alıyor.
Karşılıklı restleşme ve gerilimden sonra, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile Trump arasında, temmuz ayının üçüncü haftası Washington’da bir görüşme oldu.
Ancak, Van Lieshout & Partners en Ralph Wessels’ün müdürü Richard de Jong’e göre, görüşmeden somut bir sonuç çıkmadı.
Yani Avrupa Birliği ile Amerika arasında ticaret savaşı bitmedi.
Ve Türkiye. Dünyayı, saygısızca tehdit eden ve şantajlarda bulunan mafya babası Trump’tan, Türkiye de nasibini aldı. Trump, Türkiye’ye ekonomik bir operasyon çekti. Bu operasyon tüm dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Tabii ki, Türkiye’ye çekilen diz çöktürme operasyonu, Amerika ile Avrupa arasıdaki çekişmeden biraz farklı. Operasyon, görünürde her ne kadar ekonomik olsa da, esasen, sorun yıllardır devam eden bağımlılık ilişkilerinin yapısal olarak değişmesinde yatıyor. Örneğin, Türkiye’nin Ortadoğu’daki rolünün değişmesi ve Amerika’nın bundan rahatsız olmasıdır. Ayrıca, Türkiye’nin bölgesel ülkeler ve tabii ki yeni küresel güç merkezleriyle çok yönlü ilişkileri de, Amerika’yı sinirlendiren gelişmelerdir.
Velhasıl, Amerika ve ne yapacağı öngörülmez Başkanı Trump, ne yaparsa yapsın, dünyamız farklı bir değişim süreci yaşamaktadır. Gelişen yeni ülkelerin işbirliği, Trump’u çok kızdıracaktır. Trump’un, tüm dünya kamuoyunun gözüne sokarak yürüttüğü yaptırımlar geri tepecektir. Dünya ve tabii ki Türkiye de, buna bir misilleme ile cevap verecektir.
Anlayacağınız, yıllardır attığımız, ‘Kahrolsun emperyalizm ve yerli işbirlikçileri’ sloganını, bir kez daha tekrar ediyor ve ‘Türkiye Amerika’nın sömürgesi olamaz ve olmayacaktır’, diyoruz.
Bu vesileyle, tüm okurlarımın, idrak etmekte olduğumuz mübarek Kurban Bayramı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.
Veyis Güngör
21 agustos 2018

Scroll naar boven
Scroll naar top