Ter Apel mülteci kampı krizi Hollanda’yı ayağa kaldırdı

Geçen haftaki yorumumda, Ter Apel mülteci kampındaki insanlık dışı durumdan bahsederek, üç aylık bir bebeğin vefat ettiğini belirtmiştim. Yaklaşık 700 mültecinin, kamp dışında sabahladığına ve Sınır Tanımayan Doktorların, tarihinde ilk defa ülke içinde bir olaya müdahale ettiğine işaret etmiştim. Yorumu, mültecilere yapılanlara karşı, Hollanda’da bir kısım baskı grupların da harekete geçtiğini belirterek bitirmiştim.

İşte bu gruplardan “DeGoedeZaak”, “Belediyem Harekete Geç” sloganıyla, ülke düzeyinde bir kampanya başlatarak, Ter Apel olaylarını tekrar gündeme taşıdı.

‘Ülkemizde, mültecilere karşı gayri insani muamelelerin sonu gelmiyor’ cümlesiyle başlayan kampanya, kısa sürede kamuoyuna duyuruldu. Kampanya bildirisinde, Ter Apel kampında yaşam koşullarının, Yunanistan’daki Moria mülteci kampından farkının olmadığı, hükümetin açıklamalarının ve önlemlerinin yetersiz olduğuna vurgu yapıldı. Karar vericilerin kendilerinin sebep olduğu krize, daha sert ve kısıtlayıcı bir mülteci politikasıyla cevap verdikleri öne sürüldü.

Bildiride, Hollandalıların bu gelişmelere sessiz kalmadığını, hükümet ortağı parti tabanlarının dahi  yeni önlemlere isyan ettiklerine yer verildi. Bu çerçevede, 4 – 18 eylül tarihleri arasında, gösterilerin farklı belediyelerde organize edileceği ve mülteci sorunlarına dikkat çekileceği duyuruldu. Özellikle, bu girişimler arasında yer alan #WijMakenPlek (Yer Açarız) hareketine yardım istendi. Belediye yönetimlerine hitap eden mektupların imzalanıp gönderilmesi belirtildi. Örneğin, şahsıma gönderilen özel bir mektupla, ‘Veyis, gayri insani göç ve mülteci politikalarına karşı destek ol’ çağrısı yapıldı.

Hükümetin, haziran ayında uyarılmasına karşı, tedbir almadığı, olaylar karşısında lakayt davrandığı belirtilen bildiride, mültecilere karşı yıllara dayanan bir bütçe kısıtlamasına gidildiğinin altı çizildi. Bildiride, belediyelere çağrı yaparak, isteksiz ve gönüllü davranmayan yerel yönetimlerin bir an önce harekete geçirilmesinin zorunluluğuna yer verildi.  

Geçen hafta, baskı gruplarının harekete geçmesinin yanı sıra, iktidar partisi VVD’de önemli bir istifa yaşandı. Milletvekili ve 18 yıldır parti üyesi Daan de Neef, Ter Apel kampında yaşananları ve hükümetin tavrını protesto ederek, hem milletvekilliğinden hem partisinden istifa ettiğini açıkladı. Daan, sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı: “sığınmacı kampı çerçevesindeki gelişmeler ve partim VVD’nin tutumu, siyasete son noktayı koymam için, bardağı taşıran damla oldu. VVD artık benim partim değildir.  Üç aylık bebeğin ölümü karşısındaki buz gibi bir tutumun savunulması mümkün olamaz. İstifa etmemden başka bir yol kalmadı…”.

Liberal parti VVD’dede geçen hafta yaşanan ve beklenmeyen bu istifa, partinin yakın geçmiş tarihinde üst üste yapılan istifaları da gündeme getirdi. Haftalık Vrij Nederland dergisi yazarı Thijs Broer’a göre, yakın geçmişte, VVD’den, milletvekili Bart de Liefde, Uber şirketinde lobici olmak için istifa etti. Arno Rutten ve Foort van Oosten, süresi dolmadan Altyapı ve Su İşleri Bakanlığını bırakan Cora van Nieuwenhuizen de  bu çerçevede başka görevler için istifa eden ve çıkarcılar olarak bilinen isimler arasında yer alanlardan. Bu isimlere, görevi kötüye kullandıkları için zorla istifa etmek durumunda kalan VVD’li Fred Teeven, Ivo Opstelden ve Ard van der Steur de, eklenebilir.

Tarihe, artık ‘Ter Apel mülteci krizi’ olarak geçecek bu kriz ve beraberindeki gelişmeler, Hollanda’nın göç ve mülteci politikasında bir dönüm noktası olabilir. Her ne kadar, hükümet, ilticacılar konusunda daha sert önlemler paketiyle gelse de, eylül ayında kamuoyunda yaşanacak hareketlilik, gösteri ve kampanyalar, söz konusu mülteci politikasının, gözden geçirilmesine sebep olacaktır. Üç dönemdir, liberal sağ yönetimlerin ortaya koyduğu mülteci politikaları, Ter Apel mülteci krizi olarak, sonuçlanmıştır. Kriz, Hollanda’yı ayağa kaldırmıştır. Ayağa kalkmış bir Hollanda’da, göçmen kuruluşları da, yerlerini almalılar. Hem kampanyalara katılarak, hem gösterilere destek verilerek, Hollanda’da daha insani ve sürdürülebilir mülteci politikalarının oluşmasına katkıda bulunulabilir.

Veyis Güngör
3 Eylül 2022

Scroll naar boven
Scroll naar top