Hollanda’da Ter Apel mülteci kampı krizinden sonra Hoogeveen faciası

Hatırlanacağı üzere, geçen yıl insanlık dışı uygulamalarla gündeme gelen, Hollanda’daki Ter Apel mülteci krizi, ülkeyi ayağa kaldırmıştı. Bu köşeyi takip edenlerin bildiği üzere, söz konusu krizi iki yazı ile dile getirmiş ve modern bir toplumun ortasında, üç aylık bir bebeğin, mülteci kampındaki kötü şartlar yüzünden vefat ettiğini yazmıştım. Aynı yazılarda, sosyal baskı gruplarının harekete geçerek, “Belediyen Harekete Geç” sloganıyla, mülteci kampında yaşananları Hollanda gündemine taşıdıklarına dikkat çekmiştim.

Aradan bir yıl bile geçmeden bu defa, Hoogeveen kentinde bulunan mülteci merkezinde görevli, silahlı özel yetkili müfettişlerin, mültecilere şiddet kullandıkları haberi geçen hafta gündeme düştü.

NRC Gazetesi’nden Andreas Kouwenhoven ve Romy van der Poel’ın haberine göre, Hoogeveen mülteci kampında yasaya uygun olmadığı halde, üç yıldır özel yetkili müfettişler görev yapıyorlar. Bu müfettişler, hakları olmadığı halde, mültecilerin üzerini arayıp, kelepçe takıyorlar ve şiddet kullanıyorlar. Bu tespitler, Hollanda Adalet ve Güvenlik Bakanlığı Denetleme Dairesi tarafından doğrulanıyor.  

Peki Hoogeveen mülteci kampının özelliği ne?

Bu kampa, sürekli olarak olay çıkaran, rahatsızlık veren, kurallara uymayan, isyan eden -sabıkalı- mülteciler yerleştirilmekte. Bu uygulama, Temsilciler Meclisi’nin aldığı bir karar doğrultusunda yapılıyor. Bu kamp, katı kuralların uygulandığı adeta bir hapishaneyi andıran bir kamp özelliği taşımaktadır.

Habere göre, daha önce yapılan araştırma sonuçlarında olduğu gibi, burada görevli personelin, kampta kalan mültecilere çok sert davrandığı tespit edilmiş. Ancak yeni yapılan araştırma sonucuna göre, kampta görev yapan personelin yanı sıra, bir de silahlı özel yetkili müfettişlerin görevlendirildikleri ortaya çıkmış.

Mültecileri kontrol altında tutmak için görevlendirilen bu silahlı özel yetkili müfettişler, istenmeyen ve sınırı aşan davranışlarda bulunan mültecilere anında müdahale ediyorlar. Müdahale esnasında, mülteciler zorla yere yatırılıp, elleri arkadan kelepçeleniyor. Asi mültecilere, gerekirse şiddet uygulanıyor. Oysa, özel yetkili bu müfettişlerin hukuken böyle bir hakları bulunmuyor.

Bu tespitler, Hollanda Adalet ve Güvenlik Bakanlığı Denetleme Dairesi tarafından yapılan Araştırma Raporu’nda yer alıyor. Raporun sonuçlarından hareketle, Mülteci ve Göç’ten sorumlu Devlet Bakanı Eric van der Burg’a bir mektup yazılarak, bu gayri insani ve hukuksuz uygulamanın derhal, durdurulması istenmiş. Mektupta, mülteci kampında görevli olan bu müfettişlerin yeterli şekilde denetlenmediğine dikkat çekerek, 2019 yılından bu yana şiddet olaylarının ilgili süpervizörlere bildirmediği de belirtilmiş.

Geçen yıl, tarihe “Ter Apel mülteci krizi” olarak geçen gayri insani tutum, Hollanda’da göç ve mülteci politikasına etki etmiş olmamış ki, bu yıl ikinci bir mülteci kampı faciasını, Hoogeveen mülteci kriziyle yaşıyoruz. Oysa, Ter Apel krizi, geçen yıl iktidar partisi VVD’den bazı istifaları beraberinde getirmişti. Zira, liberal sağ yönetimlerin ortaya koyduğu mülteci politikaları, modern bir ülkede hijyenik olmayan bir ortamda yeni doğmuş bebeklerin ölmesine neden olmuştu. Bu olayın üzerinden daha bir yıl bile geçmeden, kamplarda mültecilere şiddet uygulandığı haberleri gündeme düştü. Şimdi, Hollanda’nın akli selimi, sağ duyusu ve vicdanı, bu yeni gelişme karşısında ne yapacak? Hoogeveen kampındaki mültecilere şiddet uygulanması sıradan bir davranış olarak mı algılanacak, doğrusu merak konusu.

Veyis Güngör
7 Nisan 2023

Scroll naar boven
Scroll naar top