Avrupa’daki Türk Sivil Toplum Kuruluşlarının Doğuşu, Amaçları ve Yeni Sorunlar Üzerine: Hollanda Örneği

Sivil toplum kuruluşları, Batı Avrupa Türk toplumu sosyolojisinin önemli bir sütununu teşkil etmektedir. Çoğunluğu gönüllülük esasına dayanan Türk sivil toplum kuruluşları, Avrupa’ya gerçekleşen Türk göçünün ikinci on yılında hayata geçirilmiştir. 1970’li yıllarda, genel olarak Almanya merkezli kurulmaya başlanan Türk kuruluşlarının öncelikli olarak işçi haklarını korumak amacını taşıdığı görülmektedir. Bu STK’lara, Türk ailelerin Avrupa’ya gelmeleriyle oluşan yeni ihtiyaçlara cevap vermek üzere yeni kuruluşlar eklenmiştir. Avrupa Türk göçünün üçüncü ve dördüncü on yıllarında ise, STK’lar siyaset, din, kültür, eğitim, spor, sanat ve diğer alanlarda şekillenmiştir. Bir çoğu, kırk yıl öncesindeki ihtiyaçlar doğrultusunda ortaya çıkan çatı kuruluşları başta olmak üzere, Avrupa’daki Türk STK’ları üzerinde, günümüzde ciddi tartışmalar yapılmaktadır. Tartışmalar genel olarak kuruluşların şimdiki konumu, hedefleri ve misyonu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu makalede, Hollanda Türk Sivil Kuruluşlarının tarihi, kuruluş amaçları, icra ettikleri görevler ve kendilerinden beklenenler üzerinde durulacaktır. Ayrıca, yıllar içinde oluşan yeni ihtiyaçlar, yeni sorunlar ve muhtemel yeni STK modelleri de irdelenecektir.

Kuruluşların tarihçesi

Hollanda’da ilk resmi Türk Sivil Toplum Kuruluşu 1972 yılında, ikincisi ise 1974 yılında, yani Türklerin Hollanda’ya gelişlerinden sekiz ve on yıl sonrasında gerçekleşmiştir. 1972 yılında kurulan Hollanda İslam Vakfı Merkezi, Hollanda’daki en eski organizasyondur (*). 1974 yılında da Türk solcuları ve milliyetçileri resmi olarak derneklerini kurmuşlardır. Hollanda Türk sivil toplum kuruluşları arasında en fazla şubeye sahip olan Hollanda Diyanet Vakfı ise, 1982 yılında kurulmuştur.

Özellikle göç sürecinde, aile birleşimi sonrası ortaya çıkan ihtiyaçlar, Hollanda’da Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın sayısında artışı beraberinde getirmiştir. O yıllarda Avrupa’da oluşan kurum ve kuruluşların yapılanmasında, özellikle ilk on yılda, (1974 –  1984 yılları arası) 1980 öncesi Türkiye siyasi yapılanmasının önemli rol oynadığını ifade edilebilir. Hatta, günümüzde de, Avrupa’daki bir çok Sivil Toplum Kuruluşlarında bu yapının devam ettiği söylenebilir (**).

1970’li yıllarda kurulmaya başlanan Hollanda Türk Sivil Toplum Kuruluşları, elli yıllık bir süreç içinde, hem sayı olarak hem amaç olarak çeşitlenerek büyümeye devam ediyor. Yeni şartlar, yeni gönüllü kuruluşların doğmasını sağlıyor.

Amaç, misyon ve icraatlar

1974 yılında, ‘işçi hakları savunucu’ olarak doğan, sonraki yıllarda da çeşitlilik arz ederek gelişen Türk Sivil Toplum Kuruluşlarında, özellikle dini, siyasi, kültürel kimliği korumak,
en önemli kuruluş amacı olarak tanımlanabilir. Bu amaçlara, ilerleyen yıllarda, Türk kültürünü, İslam dinini Hollandalılara tanıtmak, kültürel faaliyetlerle Hollanda Türk toplumu ile Hollandalılar ve diğer topluluklar arasında köprü oluşturmak amacını taşıyan Türk kuruluşları da eklenmiştir. Amaç ve faaliyet biçimleri ölçütüne göre, Hollanda’da faaliyet gösteren Türk kuruluşlarını aşağıdaki şekilde dört ana başlık altında toplamak mümkündür:
-Siyasi ideolojik amaçlı kuruluşlar,
-Dini amaçlı kuruluşlar,
-Konjonktürel amaçlı kuruluşlar
-Sosyal ve kültürel amaçlı kuruluşlar (***)

Hollanda hükümetlerinin yıllar içinde göçmenlere uyguladığı entegrasyon politikaları, Türk toplumu arasında yeni kuruluşların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Örneğin, 1980’li yılların sonlarında, kendi kültür ve değerlerini muhafaza ederek, Hollanda toplumuna uyum sağlama entegrasyon politikası, var olan siyasi Türk kuruluşlarının yanı sıra, hızla yeni dini kuruluş ve camilerin açılmasını beraberinde getirmiştir.

Siyasi, dini, sosyal, kültürel ve spor amaçlı kuruluşlara ek olarak, yeni şartların da oluşmasıyla, Türk girişimciler, hukukçular, insani yardım ve hemşeri kuruluşları başta olmak üzere, çeşitli meslek dallarında Türk sivil toplum kuruluşları hayata geçirilmiştir. Çeşitli üniversitelerde okuyan Türk öğrencilerinin kurdukları öğrenci dernekleri de, var olan Türk sivil kuruluşları arasına katılmıştır.

Hollanda’ya Türk göçünün kırkıncı yılına gelindiğinde, kurulan Türk kuruluşlarının amaçları, çifte aidiyet başta olmak üzere, Türkevi açıklamasında şöyle ifade edilmektedir: “Türkevi Topluluğu, Hollanda’da yaşayan Türk kökenli bir grup gönüllünün bir araya gelerek, Anadolu’dan getirilen norm ve değerlere yabancılaşmadan, içinde bulunulan toplumun da değerlerine farkındalık yaratarak göç, kültür, bilim, siyaset, uluslararası ilişkiler alanında çeşitli faaliyetler yapan bir sivil toplum kuruluşudur.
Hedefimiz; öncelikle vatandaşı olduğumuz ve aidiyet duyduğumuz ülkelere sadakat, gönül ve kültür coğrafyamızdaki insanlara karşı da sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmek, yerelden küresele düşünen ve hareket edebilen etkin bireyler ve saygın vatandaşlar olmak, her alanda katılımı ön planda tutan sosyal Avrupa’nın oluşmasına da kendi çapımızda katkıda bulunmaktır.”(****)

Kuruluşlardan beklentiler

Yukarıda genel anlamda anlatılan Türk Sivil Toplum Kuruluşları, başta Almanya olmak üzere, (ki Avrupa’daki Türk STK’larının önemli bir kısmının genel merkezleri Almanya’dadır), Avrupa’nın her ülkesinde, eleştirilmektedir. Eleştiriler, STK’ların, genç nesillere yönetimlerde yer açmadıkları, STK’ların tüm toplumu ilgilendiren konularda bile birlik olamadıkları, yöneticilerinin yeterinde Almanca, Hollandaca, Fransızca bilmedikleri ve Türkiye’nin lobisini yapamadıkları, gibi konularda odaklanmaktadır.

Bu eleştirileri değerlendirebilmek için öncelikle, Avrupa’daki Türk çatı kuruluşlarının amacı, kuruluş yıllarındaki sorunlar, kuruluşların ne kadar sivil olup olmadıkları, değişen şartlar ve ortaya çıkan yeni sorunlar karşısında, STK’ların misyonlarını gözden geçirip geçirmediklerine bakılmalıdır. Bu ve benzeri kriterler gözden geçirildiğinde, STK’lardan, onların kapasitesinden daha fazla bir beklentiye girildiği söylenebilir. Özellikle çatı kuruluşlarının amaçları, yani üyelerinin dini ve siyasi kimliklerinin korunması, bağlı oldukları üst organların isteklerini yerine getirmeleri göz önüne alındığında, bu kuruluşlardan Türkiye’nin lobisini yapmalarını beklemenin mümkün olmadığı da görülür.

Dolayısıyla, genel anlamda Türk sivil toplum kuruluşlarından, onları aşan, bir çoğunun amacında olmayan görevleri beklemek, Avrupa Türk sivil toplum sosyolojisi gerçeğine aykırıdır.  

Yeni şartlar, sorunlar ve yeni kuruluş modelleri

Avrupa’daki Türk Sivil Toplum Kuruluşlarının, ortaya çıkış şartları, kuruluş amaçları, yaptıkları faaliyetleri, kapasiteleri, içinde yaşanılan Avrupa ülkeleri karar vericilerine etkileri ve kendi aralarındaki iletişim göz önüne alındığında, bir çok STK’nın yeni sorunlar karşısında yetersiz kaldığı görülmektedir. Bu durumda karşımıza, genel anlamda iki yol çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, merkezi Almanya’da olan, bir çok Türk STK çatı kuruluşu ve bunların Avrupa’daki üye teşkilatları, otuz, kırk yıllık misyonlarını, değişen şartlar ve sorunlar karşısında yeniden gözden geçirmeleridir. Avrupa Türklerinin muhatap oldukları yeni sorunları gündeme almak ya da bu alanlarda yeni birimler oluşturmak yapılacak ilk pratik adımlardır. Ancak, değişim sürecinin zor olduğu göz önüne alınırsa, kısa vadede, söz konusu STK’ların bu yönde bir hareketin içine girmeleri beklenmemelidir. 
İkinci seçenek ise, hem Avrupa Türklerinin hem Avrupa’nın gündemini meşgul eden yeni konuları amaç ve yeni sorunlarla mücadele edecek yeni STK’ların hayata geçirilmesidir. Bu sürecin de zor olduğunun farkına varılarak, İslam karşıtlığı, ırkçılık, iklim değişikliği, konut, çevre, çifte aidiyet, radikalizm, gönüllülük, insan-hayvan-tabiat hakları ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda mücadele verecek STK’lar oluşturulmalıdır. Yeni tip Türk STK’larının, içinde yaşadıkları ülkelerin STK’ları ile işbirliği içinde olmaları, verilecek mücadelenin başarısını kesinlikle artıracaktır. Söz konusu yeni STK modelinin felsefesi yapılırken, gençlerin, her hangi bir karşılık beklemeden iyilik yapmaları, insana, tabiata, hayvanata yardım yapmanın, ‘Yunusça, yaratandan ötürü’ olduğunu bilmeleri sağlanmalıdır. 

Veyis Güngör
REFERANS Dergisi 64. Sayı

Kaynakça

(*) HATUNOĞLU Bedir Yavuz,. Hollanda’da Türk Sivil Örgütlenmesi ve Türkevi Örneği. 2002, Türkevi Yayınları, Amsterdam.

(**) KÜÇÜKCAN Talip, GÜNGÖR Veyis Güngör, KOCABIYIK Hüseyin, – Avrupa’daki Türklerin Türkiye Avrupa Birliği İlişkilerine Etkileri: Hollanda Örneği. 2006, Türkevi Yayınları, Amsterdam.

(***) Hatunoğlu Y., a.g.e.

(****) Türkevi Topluluğu kuruluş metni. 2018, www.turkevi.nl

Scroll naar boven
Scroll naar top