Avrupa’da İslam’a karşı ideolojik mücadele!

Avrupa’da İslam etrafında yapılan tartışmalar, ne yazık ki daha çok siyasetciler ve gündemi belirleyenler tarafından yapılıyor. Bilim insanları ve uzmanlar, İslam tartışmalarının gölgesinde kalıyor. Bu çerçevede, Amsterdam Üniversitesi’nden Martijn de Koning, iki yıl önce ‘İslam’a karşı ideolojik mücadele’ başlıklı bir kitap yayınlamıştı. Kitapta, Hollanda örneğinden hareketle, siyasette birden parlayan ve bir çevreci tarafından öldürülen Pim Fortuyn’in, İslam hakkında yayınladıkları ve konuşmaları ele alınıyor. Aynı zaman da İslam düşmanı ırkçı politikacı Geert Wilders’in gelişi ve İslam tartışmalarının siyasette devamı üzerinde duruluyor.
Aradan iki yıl geçti. İslam, siyasi arenada tartışılmaya devam ediyor. Hem de, bu sefer sadece ırkçı partiler değil, ana akım partiler de İslam tartışmalarına katılıyorlar. Daha doğrusu, bu tartışmadan medet umuyor siyasetçiler.
Geçtiğimiz hafta Nieuwwij yayın organından Enis Odacı, bilim adamı Martjn de Koning ile İslam tartışmalarını konuşmuş. Fransa’da, Avusturya’da, Almanya’da seçimlerde oy oranlarını artıran yeni sağcı partiler gibi, Hollanda’daki Pim Fortuyn, Wilders ve siyaset sahnesine yeni çıkan Baudet ele alınmış.
Sosyal medyada bir bilim adamı olarak, İslam tartışmalarına katılan Martijn de Koning’e göre, bu siyasi patilerin (yeni sağ partiler) düşünceleri, ırkçı fikirler olarak müteala edebilir.
Martijn de Koning ile yapılan söyleşide, İslam ile ilgili tartışmalarda üç ana konu öne çıkıyor. Bunlardan ilki, bilim adamları ve araştırmacıların, İslam tartışmalarındaki yeri. İkincisi gazeteci ve yorumcuların tartışmalardaki rolü ve tutumu. Diğeri de, siyasi partilerin tutumu ve yeri.
Birinci grupta yer alanlar, yani bilim insanları, Martijn de Koning’e göre, İslam tartışmalarında yeterince değerlendirilmiyorlar. Buna sebep ise, “Hollanda’da Fransa gibi bilim adamlarının her konuda açıklama yapma geleneğinin olmaması. Gündemi belirleyenler araştırmacıların düşüncelerine çok az müracaat etmeleri. Bilim insanlarının yaptıkları açıklamalar bazı gazeteciler tarafından çarpıtılması. Akademik bilgiye, temellendirilmiş açıklamaların, kimi gazetecilerin işine yaramaması.”
Bu tutum, elbette Avrupa’daki İslam tartışmalarına yansıyor ve kalite düşüyor.
Gazetecilerde de öne çıkan ana sorun ise, uzmansızlık. Yani, hemen hemen her gazete ve yayın organının farklı alanlarda uzmanlaşmış köşe yazarı ve muhabiri var ama, İslam ve Müslümanlar konusunda yeterli uzman gazeteci bulunmuyor.
İslam’a karşı başlatılan ideolojik mücadele, daha çok yeni sağ partiler tarafından yürütülüyor. Ortak özellikleri şöyle: Hepsi ırkçılığı meşrulaştırıyorlar. Biz – onlar ayırımı, yani yerliler ve Müslümanlar ayrımını farklı şekillerde yapıyorlar. Bir başka ortak yönleri de, anlaşma yerine provakasyon, güç gösterisi ve sarsma, karıştırmayı seçmeleri. Gerçi, de Koning’e göre ana akımlarda da ırkçı ideolojiye sahip olanlar var. Ama bu partiler fikir birliğine, uzlaşmaya önem verdiklerinden dolayı, ırkçı fikirler öne çıkmıyor.
‘Günümüzde dikkat edilmesi gereken en önemli meseleler nedir’ sorusuna Martijn de Koning’in verdiği cevap şöyle. “Üç ana mesele, ya da üzerinde durulması gereken konu var. Bunların birincisi Selefilik. Ki, bu buna dair politika oluşturulması, yani Selefilikle, radikalleşme ve güvenlik sorunlarıyla baş etme her zaman vardı. İkincisi vatandaşlık hakları. Ki, bunu Suriye’ye gidenlerin çifte vatandaşlıklarının düşürülmesi, Hollanda pasaportlarının alınması, yeni cami inşaatlarına ve ezan okunmasına müsade edilemesi olarak görmekteyiz. Bu meseleler güvenlik, entegrasyon meseleleri çerçevesinde ele alınıyor. Ancak, entegrasyon ve anti radikalleşme politikalarının İslam karşıtı ırkçılık veya İslamafobi olarak görülmesi meslesini değerlendirmemiz gerekiyor. Üçüncü mesele ise, Müslüman araştırmacıların alanda konumları. Akademik çevrede bu araştırmacılar bazen ciddiye alınmıyor.”
Evet, Avrupa’da yapılan İslam tartışmalarından bir örnek bu şekilde. Tartışma daha çok, yeni sağ, popülist partiler tarafından yapılıyor. İslam’a karşı başlatılan bu tartışmanın özünde ırkçılık ideolojisi var. Tartışmaların ikinci aktörü ise, medya mensupları. Bazen doğru bilgileri bile kullanmaktan çekinen ve gazetecilik yapan bu grup, bilerek veya bilmeyerek ırkçı siyasetçilere destek veriyorlar. Bilim insanları ve uzmanlar ise, İslam tartışmalarının en zayıf aktörleri. Sesleri pek duyulmuyor.
Son olarak, Avrupa’da selefilik, radikalleşme ve Müslümanların vatandaşlık haklarının ihlali de, aktüel sorunlar arasında yer almaya devam ediyor.

Veyis Güngör
31 Mayıs 2018

Scroll naar boven
Scroll naar top