Avrupa Türklerinde Değişen Tatil Kültürü

Günümüzde Avrupa Türkleri, Avrupa’nın farklı ülkelerinde yaşayan ve sayıları 7 milyona ulaşan bir topluluktur. 60 yıllık bir göç tecrübesi başta olmak üzere, kuşaklararası değişen alışkanlıklar, kültürel özellikler ve bu çerçevede oluşan yeni ‘Avrupa Türkleri sosyolojisi’, bizi ister istemez, onların tatil kültürü hakkında da düşünmeye sevk ediyor. Artık dördüncü kuşak Avrupa Türklerinin konuşulduğu bir zaman biriminde, tatil kültürünün de farklılık arz ettiği kaçınılmaz bir gerçektir. Türkiye ve sıla-ı rahim, her ne kadar birinci ve ikinci kuşakların olmazsa olmazları olsa da, bu durum üçüncü ve dördüncü kuşak Türklerde de, kısmen değişikliğe uğramış olsa da, Türkiye hâlâ Avrupa Türklerinin yaz tatili için vazgeçilmez ziyaret merkezidir. Bunun yanı sıra, özellikle üçüncü kuşakla birlikte, Avrupa Türkiye kara yolu tatil hattında bir değişme yaşanmaktadır. Artık, yeni nesiller Frankfurt’tan, Berlin’den, Paris’ten, Amsterdam’dan araçlarıyla çıkıp bir çırpıda Kapıkule’ye ulaşmak yerine, Macaristan, Bosna Hersek, Makedonya, Kosova, Yunanistan’da kültürel varlıklarımızı ve mirasımızı da ziyaret ederek, Türkiye’ye yolculuk yapmaktadırlar. Bu makalede, geçmiş yıllara ait Avrupa Türkiye kara yolu tatil hattı ile ilgili yapılan yayınlardan örnekler verilerek, Avrupa Türklerinin oluşturmaya çalıştıkları yeni yaz tatili kültürü anlatılmaya çalışılacaktır. Bu değişim elbette Avrupa’da oluşturulan yeni kimlik anlayışının da yansımaları olarak mütalaa edilmektedir.

Göçün İlk Yıllarında Tatil Anlayışı
1961 yılında Türkiye ile Almanya, 1964 yılında da Hollanda, Belçika ve Avusturya, 1965 yılında da Türkiye ile Fransa arasında imzalanan işgücü anlaşmalarıyla eşlerini, çocuklarını, akrabalarını ve dostlarını bırakıp, Avrupa ülkelerine gelen Türkler, yaz tatilini iple çekerlerdi. Göçün ilk yıllarında Avrupa’daki Türkler için yaz tatili, “özlem” ve “ hasret” giderme, sevdiklerine kavuşma olarak anlamlandırılabilirdi. Nitekim bu duygu ve düşünceler, 1960’lı ve 1970’li yıllarda yazılan şiirlerin, hikayelerin ve söylenen türkülerin konusuydu.  Genellikle dört hafta ya da altı hafta olan yaz tatili, adeta senenin on bir ayı ağır işlerde çalışmanın verdiği yorgunluğu Türkiye’de ailesi, akrabası ve dostlarıyla vakit geçirerek dinlenme olarak da görülmekteydi. Bazı Türkler ise, bir iki yıl sonra Türkiye’ye döneceğim düşüncesiyle, yaz tatillerinde bile çalıştı. Bu yıllarda, özellikle uçak fiyatlarının da yüksek olması nedeniyle, Türklerin yılda bir kez yaz tatili için Türkiye’ye gitmelerini beraberinde getirdi.

Yılda bir kez yaz tatili anlayışı, bir çok Türk için yıllarca devam etti. Ancak, göçün ikinci on yılında aile birleşimiyle, Avrupa Türklerinin yaz tatili kültüründe de değişim yaşandı. Yıllardır izin döneminde Türkiye’ye tek başına giden Türkler artık çoluk çocuk yani aile boyu yaz tatillerinde Türkiye’ye yolculuk yapmaya başladılar. Özellikle kara yoluyla Türkiye’ye Ford minibüslerle yapılan yolculuklar, o yıllarda bitmeyen uzun Yugoslavya yolları, park yerlerinde demlenen çaylar, paylaşılan azıklar Avrupa Türklerinin yaz tatili kültürünün bir parçasını oluşturmaktaydı. Bu dönemde de, Avrupa Türklerinin yaz tatilindeki Türkiye ziyaretleri tıpkı ilk yıllarda olduğu gibi, sıla-ı rahim, akraba, eş ve dost ziyareti ve vatan özlemini içermekteydi. Çünkü sıla-ı rahim, Türk-İslam kültüründe sosyal dayanışma, merhamet ve sadakat gibi değerleri pekiştiren bir ibadet ve ahlaki sorumluluk olarak algılanır.

Avrupa’da Yeni Oluşan Türkiye
1960, 1970 ve 1980’li yıllarda Avrupa Türklerinin yaz tatillileri, genellikle Türkiye’den gelmiş oldukları köy, kasaba ve kente yapılan ziyaretler olarak devam etti. Herkes doğduğu, büyüdüğü ve gençlik yıllarının geçtiği yerleri ziyaret etmekteydi. Bu durum, göçün üçüncü on yılından itibaren yavaş yavaş değişmeye başladı. Zira, Avrupa’da artık yeni bir Türkiye oluşmuştu. Yeni oluşan Avrupa’daki Türkiye’de, çoğunlukla İç Anadolu, ancak genelde Türkiye’nin her köşesinden Avrupa’ya gelenler yer almıştı. Belki, Türkiye’de kalsalar hiçbir zaman tanışamayacak, bir araya gelmeyecek olanlar, Avrupa’da oluşan yeni Türkiye’de birlikte oldular. Bu elbette, dominant toplumun içinde erimeden ayakta kalabilmenin de bir ifadesiydi. Aynı mahallede komşu olmak, aynı dernek veya camiye devam etmek, aynı iş yerinde çalışmak ve diğer bir çok etken, Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen bu insanların dostluklarını ve ilişkilerini de belirledi. Bu dostluklar bayramlarda ve özel günlerde ailelere yansıdı. Yine aynı ortamlarda ikinci ve üçüncü kuşak Türkler birlikte büyüdüler. Arkadaş ve dost oldular, eş oldular. Aileler birbirlerinden kız alıp verdiler. Sivaslılarla, Konyalılar, Karamanlılarla Kastamonulular, Afyonlularla Yozgatlılar artık Avrupa’da akraba oldular. Yeni doğan çocukların annesi Türkiye’nin bir kentinden, babası ise başka kentinden oldu. Bu birliktelik, akrabalık Avrupa Türklerinin yaz tatili kültürüne yansıdı. Eskiden sadece kendi köyünde, kentinde geçirilen yaz tatilleri artık, bir bölümü babanın bir bölümü de annenin köyünde, kentinde geçirilir oldu. İşte bu yaz tatili kültürü, Avrupa’da oluşan yeni Türkiye’nin yaz tatiline yansımasıydı.  

Turizm Merkezlerinde Tatil ve Tarihi Mekanları Ziyaret
Avrupa Türklerinin yaz tatili kültürü ilk yıllarda köyüne, kentine, akrabasına yapılan ziyaretlerden, Avrupa’da yeni oluşan Türkiye’nin getirmiş olduğu zenginliğe dönüştü ve Türkiye’nin farklı yerleri ziyaret edilmeye başlandı. Bu iki süreci, özellikle ikinci ve üçüncü kuşakta, Türkiye’nin turizm merkezlerinde de tatil yapma kültürü takip etti. Birinci nesil Türkler eski alışkanlıklarını devam ettirip, yaz tatillerinde kendi köylerini ziyaret etmeye devam ederken, ikinci ve üçüncü kuşak Avrupa Türkleri, hem turizm merkezlerini hem de ebeveynlerinin köylerini ziyaret etmeye başladılar. İngiliz, Alman, Hollandalı turistler gibi ‘her şey dahil’ şeklindeki tatil fırsatlarını değerlendiren yeni nesil Avrupa Türkleri, akrabalarını ziyaret etmekten de uzun süre taviz vermediler.

Avrupa Türklerinde, göçün dördüncü ve beşinci on yıllarında (1990-2000’li yıllarda) başlayan yaz tatili kültürü değişiminde, turizm merkezleri yanı sıra, Türkiye’nin tarihi mekanlarını ziyaretlerin de yer aldığı görüldü. Tarihi ve kültürel mekan ve merkezlerin, tatil anlayışı içine girmesinde, Avrupa’daki Türk STK’ların, uzun yıllardır  gruplar halinde düzenledikleri kültür ve eğitim gezilerinin de önemli rolü olduğu kaçınılmazdır. Antalya, Bodrum, Fethiye, Çeşme gibi kentler Avrupa Türklerinin ziyaret ettikleri turizm merkezleri olurken, İstanbul, Bursa, Nevşehir, Konya, Çanakkale gibi şehirler de tarihi ve kültürel olarak ziyaret edilen merkezler arasındadır. Yaz tatilinde organize edilen yaz okulları, ana dili Türkçe olanlara dil kursları ve diğer etkinlikler de Avrupa Türklerinin yaz tatili kültürünün parçaları arasında yer almaktadır. Bu çerçevede başta Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı YTB[1] olmak üzere, TESAM[2] ve bir çok sivil toplum kuruluşunun Avrupa Türklerinin üçüncü kuşağına yönelik programları dikkate şayandır. Yaz tatili ve ara tatillerini Türkiye dışında bir ülkede geçiren Avrupa Türklerinin sayısı da her geçen gün artmaktadır. Türkiye dışında ziyaret edilen ülkeler arasında, Yunanistan, İspanya, Mısır, Filistin başta olmak üzere Japonya, Küba, Dubai gibi turistik yerler de bulunmaktadır.

Tatil Yolunda Kültür Mirasımızın Keşfedilmesi
Yarım yüz yılı aşan bir sürede, Avrupa’dan Türkiye’ye kara yoluyla yaz tatiline giden Türkler, ilk yıllarda Macaristan ve eski Yugoslavya olmak üzere Bulgaristan ve Yunanistan üzerinden anavatana geliyorlardı. Sıla yolu olarak bilinen bu yol, literatürde zaman zaman ‘çile yolu’ olarak isimlendirilmişti. Bu güzergâhı on yıllarca kullanan Avrupa Türkleri, genel anlamda hem bir an önce Kapıkule’ye ulaşmak ve vatan topraklarına el sürmek hem de içinden geçilen ülkelerin yönetim şekilleri, içinden geçtikleri ülkelerdeki Türk kültür mirasının farkına varmadılar. Gerek Doğu Avrupa’nın demokratikleşmesi gerekse Avrupa’daki Türk STK’larının programlarına Balkanlardan davet ettikleri konuşmacılarla, Avrupa ve Balkanlar arasında ciddi bir iletişim başladı. Balkan ülkelerindeki Türkler ve Müslümanlarla, örneğin Ramazan ve Kurban Bayramlarında dayanışma başladı. Dayanışmayı, Avrupa’dan Balkan ülkelerine yapılan kültür ve eğitim programları takip etti. Bosna Kültür Gezisi[3], Prizren’de  Hafta Sonu Siyaset Okulu Projesi ve Kosovalı Gençlerin Hollanda Programı[4] ve Ohri’de Avrasya Buluşmaları[5] gibi onlarca program, Balkan Türkleriyle Avrupa Türkleri arasındaki ilişkileri geliştirdi. İlişkilerin gelişmesi, özellikle ikinci ve üçüncü kuşak Avrupa Türklerinin kara yoluyla yaz tatiline Türkiye’ye giderken Doğu Avrupa ve Balkanlardaki kültürel mirasımızın ziyaretlerine sebep oldu. 

Sıla Yolundan Kültürel Miras Yoluna
Sıla yolundan kültürel miras yoluna dönüşme çağırısı 2010 yılında UTED Hollanda’nın Bosna’da 500. Ayvaz Dede Şenliklerine katılmasının ardından yapıldı. Yapılan çağrıda şu cümlelere yer verilmişti: “Avrupa’dan araçla yola çıkan Avrupa Türklerinin,  Macaristan’da, Makedonya’da, Bosna’da, Bulgaristan’da, Yunanistan’da, Romanya’da birer ikişer gün kalarak Türkiye’ye varmalarını teklif etmiştik. Zira, Sıla yolundaki ülkelerin hemen hemen tamamında, ecdadımızın izleri yani zengin bir kültürel mirasımız bulunmaktadır”[6]. Yapılan çağrıda ayrıca, “Doğu Avrupa ve Balkanlar’daki kültürel mirasımızın keşfi ve sıla yolunun kültür yoluna dönüşmesi, Macaristan’da Gül Baba ziyareti, Kosova’da Türk Köyü Mamuşa ziyareti, Yahya Kemal’in kadim şehri Üsküp’te mola verip köfte veya kuru fasulye yemek, Saray Bosna’ya uğramak ve Bilge Kral Alia İzzetbegovic nezdinde şehitlere dua okumak, Yunanistan’da Kavala’lı Türklerin “Haydi Tina Haydi Bre Pala” gibi türkülerini dinleme, etkinliklerinden geçer” ifadeleri yer almıştı.

2010 yılında yapılan bu çağrı yıllar içinde hedefine ulaştı. Artık, Frankfurt’tan, Amsterdam’dan, Paris’ten, Brüksel’den araçlarıyla Türkiye’ye yaz tatiline giden genç Türkler, yukarıda belirtilen merkezleri ziyaret etmektedirler. İşte, bu merkezleri ziyaret edip sosyal medya hesaplarından paylaşım yapanlardan bir örnek: “Türkiye tatil yolunda Macaristan’ın Györ (Yanıkkale) bölgesini ziyaret ettim. Györ, Tuna Nehri üzerinde olup, tarihte farklı kültürlere ev sahipliği yapmış ve Sadrazam Koca Sinan Paşa tarafından fethedilmiş (1594) bir yerdir”. Bir başka paylaşım ise şu şekilde: “Kosova’daki Sultan I. Murad Türbesini ziyaret ettim. Ve türbede asılı ‘Sultan Murad’ın Duası’nı okudum. Sonra, yine Kosova’da bulunan Türk Köyü “Mamuşa”yı ziyaret ettim”[7].

Sonuç
60 yıllık bir göç tarihi tecrübesine sahip Avrupa Türklerinde, yıllar içerisinde bir taraftan ekonomik konumlarının iyileşmesi, diğer taraftan içinde yaşanılan Avrupa kültürünün de etkisiyle, yaz tatili anlayışı ve kültürü değişmiştir. Göçün ilk yıllarında yaz tatillerinde izinlerini sadece Türkiye’deki köylerinde ve kentlerinde geçiren Avrupa Türkleri, yaz tatili etkinliklerini yeni oluşan sosyoloji doğrultusunda, önce Türkiye’nin farklı yerlerine sonra turizm ve kültürel mekanlara yöneltmişlerdir. Bununla da kalmayıp, Avrupa Türkiye yaz tatili hattında özellikle araçlarıyla tatile gidenler, kültürel mirasımızı keşfetmişlerdir. Artık, Avrupa’dan aracıyla çıkan Türkler, bir an önce Kapıkule’ye yetişeyim yerine, yol güzergâhındaki akrabalarımızı ve kültürel eserlerimizi ziyaret ederek, geze geze Türkiye’ye gitmektedirler. Kanaatim, Avrupa Türklerinin önümüzdeki yıllarda, ekonomik şartlarında yükselmesiyle yaz tatili kültürü daha da genişleyecek, var olan mekanlara ve bölgelere Türkistan ve diğer bölgeler de dahil olacaktır. 

Veyis Güngör, PERSPEKTIF DERGISI SAYI 74, 23 Haziran 2025

Kaynakça

YTB, Yurtdışı Türkler Gençlik Kampları Başvuruları Başladı Çarşamba, Haziran 18, 2025. https://ytb.gov.tr/haberler/yurtdisi-turkler-genclik-kamplari-basvurulari-basladi [Erişim tarihi: 22 Haziran 2025].

TESAM DİL PROGRAMI, Avrupa Türklerine Türkçe Dil Eğitimi, 30 Temmuz 4 Ağustos 2025.  https://www.instagram.com/p/DJoxfFSooqW/ [Erişim tarihi: 22 Haziran 2025].

Gülgün, Bılekyiğit s. Bosna Gezisi 10 Temmuz 2010. https://www.belcikaaydinhaber.com/?act=show&code=detail&id=6952 [Erişim tarihi: 22 Haziran 2025].

Kosovalı gençler Hollanda’yı fethetti. 24 Haziran 2009. https://www.kdtp.org/kosovali-gencler-hollandayi-fethetti/ [Erişim tarihi: 22 Haziran 2025]

Barat, A. ‘AVRASYA SİVİL TOPLUM FORUMU’. https://www.turkevi.nl/avrasya-sivil-toplum-forumu/ [Erişim tarihi: 22 Haziran 2025]

Güngör, V. & Arı, A. S. UETD Hollanda’nın Altın Yılları 2005-2013, Türkevi Yayınları Amsterdam 2014, s. 473. 

Güngör, V. Yaz Tatili ve Avrupa Türkiye Kültür Mirası Yolu, 17 Haziran 2024. https://www.veyisgungor.com/algemeen/yaz-tatili-ve-avrupa-turkiye-kultur-mirasi-yolu/ [Erişim tarihi: 23 Haziran 2025].


[1] Yurtdışı Türkler Gençlik Kampları Başvuruları Başladı. Çarşamba, Haziran 18, 2025.

[2] TESAM DİL PROGRAMI, Avrupa Türklerine Türkçe Dil Eğitimi, 30 Temmuz 4 Ağustos 2025.

[3] Bosna Gezisi /Saime Bilekyigit – Gülgün. 10 Temmuz 2010.

[4] Kosovalı gençler Hollanda’yı fethetti. 24 Haziran 2009.

[5] AVRASYA SİVİL TOPLUM FORUMU, 2014.

[6] UETD Hollanda’dan Alternatif Yaz Tatili Çağrısı, 2010. 

[7] Veyis Güngör, Yaz Tatili ve Avrupa Türkiye Kültür Mirası Yolu. 17 Haziran 2024.

Scroll naar boven
Scroll naar top