Avrupa Türk Medya Zirvesi ve Gelecek Vizyonu

Hafta sonu, Essen (Almanya)da başkanlığını Alipaşa Akbaş’ın yaptığı Avrupa Türk Basın Birliği’nce organize edilen “Avrupa Türk Medya Zirvesi” programına katıldık. Zirve programı, protokol konuşmaları, iki ayrı çalıştay, başarı ödülleri ve gala yemeğinden oluşmaktaydı. Katılım tabii olarak Almanya ağırlıklıydı. Medya Zirve’sinde Avusturya, Belçika, Hollanda ve İngiltere de temsil edildi. Essen’deki Zirve’de Avrupa’daki Türk medyası, siyaseti ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve giririşimcileri buluştu.

Avrupa Türk Medya Zirvesi, Avrupalı Türklerin televizyonu olma özelliğini taşıyan KanalAvrupa’dan da canlı olarak yayınlandı. Zirve her ne kadar Medya Zirvesi olarak ilan edilsede, medya-sivil toplum-siyaset temsilcilerinin buluşması açısından Avrupalı Türklerin yarım yüzyılı geçen göçmenlik tarihi açısından önemli bir etkinlikti. Otuz yılı aşan bir süredir bu tür organizasyonları yapmaya çalışan bir nefer olarak, Avrupa düzeyinde etkin olan yüzlerce insanın bir arada buluşturulması kolay iş değildir. Bu işler öyle, masa başında ahkam kesmekle olacak işler deǧildir. Uzun bir çalışmanın, organizasyonun neticesidir.
Bilindiǧi üzere; medya, siyaset ve sivil toplum birbirini tamamlayan, kontrol eden, takip eden, besleyen, kamuoyunu etkileyen ve yönlendiren kurumlardır. Sık sık tekrar edilen, medya yasama, yürütme ve yargı erklerine ek olarak 4. kuvvet olarak adlandırılır. Diǧer taraftan, Kamu ve özel sektör yanısıra kar amacı gütmeyen ve gönüllülük esasına dayanan Sivil Toplum Kuruluşları da 3. Sektör olarak tanımlanır. Bu kurumlar saǧlıklı demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Zira, bir tarafta devletin verdiği kararların ve uygulamaların denetimi, diğer tarafta ise siyasi bilinç ve katılımın arttırılması medya ve sivil toplumun en önemli işlevleri arkasındadır.

Ortak sorunlar
Essen’deki Avrupa Türk Medya Zirvesi’ne geri dönersek. Öncelikle, hem “Avrupa’da Türk Basını Sorunlar ve Gelecek Perspektifi” hem de “Avrupalı Türk STK’lar ve Medya İlişkisi” çalıştayları, bize bir kez daha Avrupa’da Türk Medyası ve STK’larının içinde bulundukları sorunları hatırlattı. Zirve aynı zaman da, Avrupa’da Türk Medyası ve STK’ların gelecekleri ile ilgili yeniden düşünmemizi sağladı. Bu baǧlamda, medya ve stk’ların sorunlarında önemli benzerlikler görüldü. Her iki alanda da öne çıkan genel sorunlar şöyle dile getirildi: “devamlılık”, “sürdürülebilirlik”, “finans kaynakları”, “misyon ve gelecek perspektifi”, “yenilenebilirlik”, “içinde yaşanılan ülke medya ve skt’ları ile işbirliǧi eksikliǧi”, “sürekli şkayet”, “çözümün bir yerlerden beklenmesi”, “talebin yetersizliǧi ya insanımızın ilgisizliǧi”, “kalifiye ve yetişmiş insanın sınırlılıǧı”, v.b.
Diǧer taraftan, medya ve stk’larımızın, istisnalar hariç genelde, içinde yaşadıkları ülkenin gündemini takip etmedikleri ifade edildi. Örneǧin arka plan gazetecilik yani araştırma yerine Avrupa gazetelerinden iktibas yapıldıǧı dile getirildi.
Çözüm önerileri
Sorunların çözümünde ise, bazı katılımcılar Basın İlan Kurumu’nun Avrupadaki Türk medyasına destek vermesi, yurtdışındaki yayınlara da bir bütçe ayırmasını teklif ettiler. Avrupa’daki Türk girişimcilerinin de sorunların çözümünde önemli rol oynayacaǧına dikkat çekilirken, hem medya hem stk’larda ‘kurumlaşma’ sürecinin yaşanması da öneriler arasındaydı. Medya-STK dayanışması, işbirliǧi, birbirini desteklemesinin zorunluluǧuna işaret edilirken, medyanın hedef kitlesinin ve stk’ların da üyelerinin sesine ve beklentilerine kulak açması da öneriler arasındaydı. Medya’nın kendi alanında yaşadıǧı dijital devrimi ve stk’ların da deǧişen sosyal sorunları iyi okumaları ve ayak uydurmaları da çözümün bir parçasıydı.
Gelecek vizyonu ve perspektifi
Kanaatime göre, yukarıdaki sorunların yanısıra medya ve stk’ları çok yakından ilgilendiren en önemli ortak sıkıntı ‘bir gelecek vizyonu ve perspetifi’ eksikliǧidir. Olaya, medya ve STK’lara, Avrupa’da varoluşumuzun, geleceğimizin şekillenmesinde rol oynayan kurumlar olarak bakılmasında sözkonusu gelecek vizyonu daha iyi anlaşılabilir. Varlıǧın devam ettirilmesinde medya ve stk’lara biçilecek vizyonun tanımlanması, bu yönde bir şuur geliştirilmesi bizi daha sürdürülebilir bir düşünceye sevk edecektir. Meseleye, Avrupa’da geleceǧimizin şekillenmesinde medya ve stk’ların rolü ne olmalıdır? Sorusuyla başlayabiliriz. Ayrıca, Avrupa’da Türk medyası ve stk’ları olarak herşeyi devletten ya da adı konulmayanlardan beklemek yerine, kendi kaynaklarımızı oluşturmanın yollarını aramak ve düşünmekle işe koyulmalıyız. Bunun için onlarca çalıştay, kongre, seminer, tartışma toplantıları yapmak zorundayız. Kısacası, Avrupa Türk toplumu kendi gücünün, imkanlarının, becerilerinin, tecrübelerinin, kazanımlarının ve misyonunun farkına varmalıdır.
Veyis Güngör
30 Nisan 2019

Scroll naar boven
Scroll naar top